Yapay zekayı insanlaştırmaktan vazgeçelim
“Yapay zeka henüz devrim yaratabilen bir seviyede değil”
“Yapay zekayı insanlaştırmaktan vazgeçelim”
WASHİNGTON —
Yapay zeka kimileri için hayatı kolaylaştıran, kimileri içinse insanlığı tehdit eden bir gelişme. Peki yapay zekadan korkmalı mıyız? Yapay zeka dünyayı ele geçirip, mesleklerimizi elimizden mi alacak?
Araştırmacılar, bu teknolojinin tamamen insanların yerini almak yerine, çalışanların iş performansını arttırmasını, dolayısıyla da verimin artmasını bekliyor.
Google'ın önde gelen yapay zeka birimi DeepMind’ın araştırmacılarından Ekin Doğuş Çubuk’a göre bu korkuların nedeni yapay zekayı “insanlaştırma” içgüdüsü.
Araştırmalarını Deepmind’ın Londra’daki merkezinde yürüten Çubuk, “yapay zekayı insanlaştırmaktan vazgeçelim” çağrısı yapıyor.
“Bunlar bir algoritma ve bu algoritmaların neler yapabileceği, neler yapamayacağını aslında bilimsel olarak ölçmek mümkün ama onun dışında, yani yapay zekayı insanlaştırmaktan vazgeçelim. Biraz daha objektif olarak bakmak gerekirse; belli bir data var ve bu datanın içinde korelasyonlar var. Bu korelasyonları öğrenebilirsek daha sonra yeni gelen datanın sonuçlarının ne olabileceğiyle ilgili tahmin üretebiliyoruz” diyen Çubuk, “O yüzden bence yapay zeka konusunda bu tür konularda korkmak yerine sadece kendi önemsediğiniz alanlara onu uygulamayı düşünün” tavsiyesinde bulunuyor.
“Yapay zeka henüz devrim yaratabilen bir seviyede değil”
Eğitim hayatını Harvard ve Stanford gibi dünyanın en önemli üniversitelerinde tamamlayan Çubuk, iş hayatındaki tecrübelerine dayanarak yapay zekanın pozitif katkılarının negatif etkilerinden daha fazla olduğu görüşünde.
Ancak Twitter, Facebook gibi ortamlarda bot hesapların algıyı değiştirmek için birçok şeyi çok hızlı yazabildiğini hatırlatan Çubuk, “Bunlar korkutucu şeyler çünkü kamuoyunun görüşünü değiştirebiliyor, insanların fikirlerini yanlış yönlere götürebiliyor” diye ekliyor.
“Hata payına dikkat”
Yapay zekanın henüz devrim yaratabilen bir seviyede olmadığına inanan Çubuk, şu ana kadar yapay zekanın yarattığı heyecanın yapabildiklerinden çok daha fazla olduğunu söylüyor ve hata payına dikkat çekiyor.
“Yapay zeka algoritmalarının genelde çoğu tahmini hatalıdır” diyen Çubuk, yapay zekanın sadece neyi öğrendiyse, hangi veri türünü öğrendiyse sadece o veri türünde cevap verebildiğine vurgu yapıyor.
Amerika, İngiltere gibi ülkeler yapay zeka alanında ileri seviyelere ulaşırken, Çubuk Türkiye’nin de bu konuda geri kalmadığını düşünüyor ve öğrencilerin yapay zekaya büyük katkılarda bulunduğunu söylüyor.
Bilim dergisi Nature'da yayınlanan bir araştırma makalesinde, varsayımsal veri tasarımlarının yaklaşık 400 bininin yakında laboratuvar koşullarında üretilebileceği müjdelendi.
Araştırmanın potansiyel uygulamaları arasında daha iyi performans gösteren pillerin, güneş panellerinin ve bilgisayar çiplerinin üretimi yer alıyor. Araştırma ekibinde yer alan Çubuk, yapay zekayı bizzat deneyimlemenin kullanıcıları bir adım öteye taşıyacağını söylüyor.
Çubuk’un dikkat çektiği olumlu katkılarına rağmen “Teknoloji, yaptığınız işi işe yaramaz hale getirebilir mi?” sorusu, giderek hayatın her alanına giren yapay zeka teknolojisi ile artık daha sık gündemde. İşte bu soruya yanıt arayan Gallup anketine göre atıl hale gelme korkusu yaşayan çalışanların sayısı 2017’den beri en yüksek seviyede, özellikle de son iki yılda bu korkular daha da artmış durumda. Yine de birçok kişiye göre yapay zeka artıları ve eksileriyle artık hayatın vazgeçilmez bir parçası.
VOA
What's Your Reaction?