Türkiye'nin Bölünmüş Yapısı: Cemaatlerden Siyasete Birlik ve Adalet Arayışı
Siyasi Partilerde Bölünme: İdeolojik Tutarsızlık mı, Kişisel Hırslar mı?
YUSUF İNAN YAZDI...
Türkiye'nin Bölünmüş Yapısı: Cemaatlerden Siyasete Birlik ve Adalet Arayışı
Türkiye’nin toplumsal ve siyasi yapısı, tarihin hiçbir döneminde bu kadar parçalara ayrılmamıştı. Cemaatler, tarikatlar, siyasi partiler ve dahi ideolojik kamplar bir bölünmüşlük içinde. Bu parçalanmışlık, toplumsal birlik ve beraberliğin köklerine zarar veriyor. Peki, Türkiye’nin cemaatleri ve siyasi yapıları bu kadar bölen kim veya ne?
Dini Cemaatlerde Bölünme: Bir İç Muhasebe Eksikliği mi?
Cumhuriyet tarihinde cemaatler ve tarikatlar, toplumun manevi yapısının ayrılmaz bir parçası olarak görülmüştü. Ancak bugün, İsmailağa Cemaati’nden Süleymancılar’a, Nur Cemaati’nden Adıyaman Tarikatı’na kadar birçok yapı kendi içinde parçalanmış durumda. Nur Cemaati, Said Nursi’nin vefatından sonra kırk parça oldu; İsmailağa Cemaati, Mahmut Ustaosmanoğlu'nun vefatıyla iç karışıklıklara sürüklendi. Süleymancılar kendi içlerinde çatışıyor, hatta yurtlarındaki yönetimlerle ilgili iddialar giderek vahim bir hal alıyor. Bu bölünmüşlük, manevi misyonlarını topluma aktarmada zorluk yaşamalarına neden oluyor.
Dini yapılar, insanları manevi anlamda irşad ve tebliğ etme amacı taşırken, kendi iç bölünmeleri toplumun huzurunu bozan unsurlara dönüşüyor. Bu yapılar, eğer gerçekten topluma hizmet etmeyi amaçlıyorsa, Peygamberin izinde birleşmeli ve tevhidi esas alan bir yaşam biçimini benimsemeliler. Yoksa toplumda bölünmüş cemaatler ve tarikatlar, başta kendileri olmak üzere ülkenin manevi yapısını yıpratmaya devam edecek.
Siyasi Partilerde Bölünme: İdeolojik Tutarsızlık mı, Kişisel Hırslar mı?
Türkiye’de siyasi bölünmüşlük sadece bir tarafı değil, siyasi yelpazenin her rengini içine almış durumda. Ak Parti, kendi içinden Gelecek ve Deva Partisi gibi iki ayrı parti çıkardı. Necmettin Erbakan'ın ölümünden sonra ise Saadet Partisi, Milli Görüş hareketini temsil etmeye çalışsa da, eski gücünü toparlayabilmiş değil. Milliyetçi kanatta ise Alparslan Türkeş’in ardından MHP, Muhsin Yazıcıoğlu’nun kurduğu BBP ve son olarak İYİ Parti olarak üç ana kola bölündü. Muhalefet cenahında da CHP, DSP ve İYİ Parti’nin yanı sıra Özgür Özel'in ve Ekrem İmamoğlu’nun liderliğinde yeni bölünmelerin ayak sesleri duyuluyor.
Siyasi partiler, Türkiye’nin sorunlarına odaklanmak yerine, iç çatışmalarla enerjilerini tüketiyor. Bu durum, toplumun siyasi liderlerden beklentilerini karşılamada yetersiz kalmalarına yol açıyor. Bir liderin etrafında birleşmek yerine, kişisel çıkarlar ve hırslar ön planda tutuluyor. Bu parçalanmışlık, toplumun devlet kurumlarına olan güvenini sarsarken, ülkenin yönetim yapısında da büyük gedikler açıyor.
Bölünmelerin Derin Devlet Bağlantısı: Bir Plan mı, Yoksa Kaos mu?
Toplumu bölen ve birbirine düşüren bu yapılar arasında, iddialara göre derin devlet unsurlarının rol oynadığı söylentisi giderek güçleniyor. Cemaatler, tarikatlar ve siyasi yapıların kendi içlerinde bu kadar derin bir bölünme yaşaması, toplumun birliğini zedelemekten öte, devlet yapısında da karmaşaya neden oluyor. Eğer devlet, cemaatleri ve tarikatları bölme niyetindeyse, bu yöntem, uzun vadede hem devlet hem de toplum açısından zarar getirir. Bu yapılar rehabilite edilmeli, bir araya getirilmeli ve toplumun manevi dokusunu güçlendiren birer yapı olarak yeniden yapılandırılmalıdır.
Tünelin Sonu: Adalet ve Hukuk
Bugün Türkiye’de cemaatler, tarikatlar, siyasi partiler bölündükçe ülkenin geleceği de belirsizlik içinde sürükleniyor. Oysa bu ülkenin birlik ve beraberliğe, adil bir hukuk sistemine, ifade özgürlüğüne ve temel hakların güvence altında olduğu bir yapıya ihtiyacı var. Bugün geldiğimiz noktada, adalet mekanizmasının güvenilirliği sarsıldığında toplumun birliği de yara alır. İfade özgürlüğünün daraldığı, adaletin kısıtlandığı bir ortamda ne cemaatler ne siyasi partiler ne de halk huzur bulabilir. Türkiye’nin bu karmaşıklıktan kurtulması için adaletin, özgürlüğün ve toplumsal birlikteliğin ön planda olduğu bir sisteme ihtiyacı var.
Çözüm Ne?
Türkiye’nin bütün bu sorunlardan kurtulmasının yolu, her kesimin birbirine karşı açık ve dürüst olmasıdır. Siyasetçiler, cemaat liderleri ve toplumun diğer önde gelen isimleri, toplumun iyiliğini ve ülkenin refahını düşünerek adımlar atmalıdır. Ancak bu şekilde, Türkiye’nin gelecekte daha aydınlık ve birleştirici bir yol haritası oluşturması mümkün olabilir.
Cemaatleri, tarikatları, siyaseti ve ülkenin manevi dokusunu birleştiren ortak değerleri öne çıkararak, yeni bir Türkiye inşa etmenin vakti geldi. Bu ülkenin geleceği, sadece adil bir hukuk sistemi ve güçlü bir toplumsal birliktelik anlayışıyla aydınlatılabilir.
YUSUF İNAN / YEREL GÜNDEM
Twitter: @Yusufinan2023
İnstagram: yusufinan2023
İnstagram: fondinan2016
E-Mail: [email protected]