Taha Akyol Yazdı: Fethullah Gülen’in Ölümü: Şimdi Ders Çıkarma Zamanı

Gülen’in Egosu ve "Devleti Ele Geçirme" Hastalığı

Taha Akyol Yazdı: Fethullah Gülen’in Ölümü: Şimdi Ders Çıkarma Zamanı

Taha Akyol Yazdı: "Fethullah Gülen’in Ölümü: Şimdi Ders Çıkarma Zamanı"

YEREL GÜNDEM / ANKARA

Fethullah Gülen’in Amerika’da hayatını kaybetmesi, Türkiye’nin yakın tarihinde derin izler bırakan bir dönemin sonunu getirdi. Ancak bu ölüm, sadece Gülen’in sonu olarak görülmemeli, yaşananlardan çıkarılması gereken dersler için de bir fırsat olarak değerlendirilmelidir. Karar gazetesi yazarı Taha Akyol, Gülen’in ölümünü değerlendirirken, özellikle geçmişle yüzleşme ve özeleştiri çağrısında bulundu.

Hareketin Başlangıçtaki Görüntüsü

Gülen hareketinin, "mahrem" yüzü ortaya çıkana kadar, dışarıdan oldukça olumlu bir imajı vardı. İyi eğitimli, saygılı, açık fikirli ve medeni davranışlı dindar insanlardan oluşan bir topluluk olarak algılanıyordu. Hareket, okullar açarak, özellikle yurtdışında Türkiye’nin tanıtımını yapıyor, Türk bayrağını dalgalandırıyor ve İstiklal Marşı’nı okutuyordu. "Türkçe Olimpiyatları" ise Türkçeyi dünyaya tanıtan etkinlikler olarak coşkuyla karşılanıyordu. Bu süreçte, iktidar da harekete destek veriyor, ne isteseler karşılıksız bırakmıyordu.

İç ve Dış Çelişkiler

Ancak hareketin dışarıdan görünen bu pozitif imajı, içerideki "mahrem" yapının farklı bir yüzünü saklıyordu. Hareket, eğitim yoluyla insanları dünyaya entegre eden bir yapı olarak görünse de, gizli bir örgütlenme modeline sahipti. Akyol’a göre, pek çok insan bu yapı hakkında sadece yüzeysel bilgiye sahipti ve gerçek yapıyı bilmeden harekete destek veriyordu. Bu nedenle, birçok insanın sadece görünür tarafta kaldıkları halde "irtibat ve iltisak" suçlamalarıyla mağdur olduklarını belirtiyor.

Siyasi Tasfiye Zihniyeti

15 Temmuz darbe girişiminin ardından açılan 1 milyon 763 bin “silahlı terör örgütü” soruşturmasını hatırlatan Akyol, bunların büyük çoğunluğunun sadece harekete samimi duygularla bağlı olan kişiler olduğunu söylüyor. Bu kişilerin, delilsiz bir şekilde ihraç edildiklerini, mal varlıklarına el konulduğunu ve hayatlarının karartıldığını ifade ediyor. Akyol, bu mağduriyetlerin telafi edilmesi gerektiğini savunuyor.

Gülen’in Egosu ve "Devleti Ele Geçirme" Hastalığı

Taha Akyol, Gülen hareketinin lideri olan Fethullah Gülen’in ego ve güç hırsının, hareketin bu noktaya gelmesinde büyük bir rol oynadığını ifade ediyor. Gülen’in kendisine "kâinat imamı" sıfatını yükleyerek mistik ve karizmatik bir kişilik oluşturduğunu belirten Akyol, bunun hareketin seküler çevrelerde bile saygı görmesine yol açtığını dile getiriyor. Ancak bu gizemli yapı, nihayetinde devleti ele geçirme arzusu ile birleşerek, 15 Temmuz darbe girişimine kadar uzandı.

Hukuk Devletinin Önemi

Akyol’a göre, Gülen hareketinin ve benzeri yapıların devlete sızma ve ele geçirme girişimlerinin önlenmesinin yolu, güçlü bir hukuk devleti olmaktan geçiyor. Modern bir devletin temel ilkelerinin "şeffaflık", "liyakat" ve "yargı denetimi" olduğunu belirten Akyol, devleti ele geçirme gibi girişimlerin gelişmiş demokrasilerde mümkün olmadığını vurguluyor. Türkiye’nin de bu dersleri alarak, hukukun üstünlüğüne dayalı bir devlet yapısına geçmesi gerektiğini ifade ediyor.

Sonuç: Geleceğe Dair Dersler

Fethullah Gülen’in ölümüyle birlikte, hareketin sosyal ve dini etkisinin giderek azalacağı öngörülüyor. Ancak Akyol, bu sürecin Türkiye’nin geleceği için önemli dersler barındırdığına dikkat çekiyor. Hukukun üstünlüğü, devletin şeffaflığı ve liyakate dayalı bir sistem, benzeri yapıların tekrar güçlenmesini engelleyecektir. Gülen hareketi, Türkiye’nin tarihindeki en büyük sınavlardan biri olarak hatırlanacak, ve bu sınavın sonuçlarıyla yüzleşmek, gelecekte benzer hataların tekrarlanmaması için kritik önemde olacaktır.

www.yerelgundem.com