Sinan Ateş cinayeti davası başladı, MHP'nin katılma talebi reddedildi
"Savcılar, 'bize iki üç MHP’linin adını ver' dedi"
Sinan Ateş cinayeti davası başladı, MHP'nin katılma talebi reddedildi
- Fundanur Öztürk
- Unvan,BBC Türkçe
Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin 22 sanığın yargılandığı dava Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi'de başladı. Mahkeme heyeti, suçtan doğrudan zarar görme vasfı olmaması sebebiyle MHP’nin davaya katılma talebini oy birliği ile reddetti.
İlk duruşmanın görüldüğü Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ne giden yollarda ve kampüste yoğun güvenlik önlemleri alındı.
Sanıklardan Doğukan Çep, müşteki sıralarında oturanlara yönelik sözleri nedeniyle kolluk personeli tarafından duruşma salonundan çıkarıldı.
Mahkeme Başkanı Mehmet Güven, salondakileri, söz atma ve sataşma olmaması konusunda uyardı.
Güven, “Karşı taraftan size sataşma olabilir, sabırlı olacaksınız, tahriklere kapılmayın. Tahrik etmeye çalışan olacaktır, meseleyi şahsileştirmeyin. Bırakın işimizi yapalım” dedi.
Sanıklar ve müştekilerin hazır bulunduğu duruşmayı bazı siyasetçiler de takip ediyor.
Duruşma salonunda, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Sinan Oğan da izleyici olarak yer aldı. Duruşmayı, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ve bazı il baro başkanları da izliyor.
Özgür Özel, duruşma salonunda, Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş ve Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte oturdu.
MHP'nin talebine ret
MHP, vekilleri avukat İbrahim Etken Yiğit ve Çağrı Can Pak davaya katılma talebinde bulundu.
Mahkeme heyeti, suçtan doğrudan zarar görme vasfı olmaması sebebiyle MHP’nin duruşmaya katılma talebini oy birliği ile reddetti.
Bu kararın üzerin kalabalık mahkeme salonunda kuvvetli bir alkış koptu.
Mahkeme Başkanı Mehmet Güven salonu susturdu, “Alkış istemiyoruz, gerek yok, bırakın işimizi yapalım, Kimsenin eline bir şey geçmez bunları yaparak” dedi.
Daha sonra, iddianame özetinin okunmasının ardından sanıkların savunmalarının alınmasına geçildi.
Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi, 26 Nisan'da sadece 22 tutuklu sanık hakkında dava açmış, iddianameyi 7 Mayıs'ta kabul etmişti.
Yargılanan 22 tutuklu sanık arasında eski Ülkü Ocakları yöneticileri Tolgahan Demirbaş, Emre Yüksel ve Serdar Öktem de bulunuyor.
İddianamede, tetikçi Eray Özyağcı ile onu olay yerine getiren ve kaçıran Vedat Balkaya ile Suat Kurt hakkında "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor
Sanıklardan ''silahlı eylemi organize ettiği'' iddia edilen Doğukan Çep ve şüpheli eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş'ın ise ''suça azmettiren olarak maktüle yönelik toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor.
Sanıklardan Zekeriya Asarlaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Mehmet Yüce, Mustafa Uzunlar, Askın Mert Gelenbey, Murat Can Çolak, Osman Bayraktar, Caner Güney, Umut Ersoy, Çaglar Zorlu, Aytaç Ataç, Emre Yüksel, Serdar Öktem, Erdem Karadeniz, Alper Atay, Mustafa Ensar Aykal hakkında ise ''iştirak halinde islenen suça yardım eden fail olarak maktüle yönelik toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme'' suçundan hapis cezası isteniyor.
'Senin için Sinan Ateş'i ayaklarından vururum'
Duruşmaya cinayetin tetikçisi olarak yargılanan Eray Özyağcı’nın ifadesiyle başlandı.
Bundan önceki ifadelerinin tamamen yalan olduğunu belirten Özyağcı, manevi "abisi" Doğukan Cep’i korumak için tamamen yalan ifade verdiğini söyledi.
Özyağcı, Doğukan Cep ve Sinan Ateş’in arasında borç kaynaklı bir problem olduğunu ve Doğukan Cep’in kendisini Ateş’i ayaklarından vurması için Ankara’ya gönderdiğini söyledi.
Özyağcı, "Abim (Doğukan Cep) 'sadece Sinan Ateş’i ayaklarından vur ve uzaklaş, yanındaki diğerleriyle uğraşma' dedi. 'Ben senin için gider Sinan Ateş’i ayaklarından vururum’ dedim. Ben o ne diyorsa onu dinledim" dedi.
Sinan Ateş’in gelmesini bir süre kaldırımda bekleğini söyleyen Özyağcı, "Yukarıdan aşağı üç kişi geliyordu. Ben sadece Sinan Ateş’in sağlı sollu ayaklarına ateş ettim. Sonra bana kontrolsüzce ateş etmeye başladılar. Ben kaçarken arkadan, ‘Reisi vurduk, reisi vurduk’ diye bağırıyorlardı" dedi.
Mahkeme Başkanı ise "Mahkeme kayıtlarını izledim, o sırada sana doğru koşuyorlardı. Kim reisi vurduk diye bağıracak" diye sordu, Özyağcı, "Ben sadece duyduklarımı söylüyorum efendim" dedi.
Akabinde Cep’in kendisine attığı Gölbaşı’ndaki eve gittiğini ve orada 4 gün kaldıktan sonra bir bagaj içerisinde İzmir’e götürüldüğünü söyledi.
İzmir’deki villada 1 aydan fazla kaldığını söyleyen Özyağcı, daha sonra Edirne’den Yunanistan’a bir botla kaçırıldığını ancak Türk tarafından açılan bir ateşle suya düştüğünü, yüzerek Yunanistan’a ulaştığını ancak burada Yunan polisleri tarafından yakalandığını belirtti:
"Kendi askerimiz bota ateş etti, yüzerek Yunanistan’a çıktım. O halde donarak havanın açılmasını bekledim. Beni Yunan askerleri yakaladı, plastik ters kelepçeli haldeyken dövmeye başladılar. Türk'üm dedikten sonra çok ağır bir şekilde darp ettiler."
"Savcılar, 'bize iki üç MHP’linin adını ver' dedi"
Özyağcı, kendisinden ifade alan savcıların, cinayeti siyasi bir amaçla işlenmiş gibi göstermek için baskı kurduklarını iddia etti. Özyağcı ayrıca kendisine bazı isimler ve fotoğrafların onaylatılmaya çalışıldığını belirtti:
"Üç tane savcı ifademi almaya başladı. Savcı 'bize hikaye anlatma, bu işin siyasi olduğunu düşünüyoruz. Devlet Bahçeli’den talimat aldıysan söyle, iki üç MHP’linin ismini ver de kurtul' dedi.
"Sana birkaç araç fotoğrafları göstereceğim, bunları onayla yeter dedi. Bana gösterilen fotoğraflardaki aracı bilmiyorum, kişileri tanımıyorum. Ülkü Ocakları mensubu olduklarını haberlerden öğrendim.
"Ben böyle bir iftiraya alet olmam, ben suç işledim ama karaktersiz değilim dedim. Sonra bana en ağır cezayı aldıracaklarını söyledi.
"Öyle bir ifade alıyorlar ki, abimi korumak için ne yazıyorsa yazsın dedim. Ben Doğukan Cep’in has kardeşiyim, Sinan Ateş’le yaşadığı sorundan ötürü sadece ayaklarına sıktım. Bunun araştırılmasını istiyorum."
Özyağcı, tahliye talebi olmadığını söyledi.
Sanık Doğukan Cep ise, "Ben bu davanın baş aktörüyüm, soru sormak istiyorum" diyerek söz almak istedi ancak mahkeme başkanı, "Sıranı bekleyeceksin" uyarısında bulundu.
17 kişinin dosyası ayrıldı
Haklarında işlem yapılan 39 kişiden, yurt dışına çıkış yasağı getirilen diğer 17'si hakkındaki soruşturma ise ayrı bir dosya üzerinden sürdürülüyor.
Bu kişiler arasında Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım ve Ülkü Ocakları Ankara İl Başkanı Ömer Şanlı, Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Burak Kılıç ile Ülkü Ocakları Ankara İl Başkan Yardımcısı Suat Yılmazzobu, eski Çubuk Ülkü Ocakları Başkanı Gürsel Horat, Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde komiser olarak görev yapan Talha Atalay, eski MHP Mersin Milletvekili ve eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Olcay Kılavuz yer alıyor.
Sinan Ateş kimdir, nasıl öldürüldü?
Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş, 1984'te Balıkesir'de doğdu.
Bursa'da büyüyen ve lise yıllarından itibaren Ülkü Ocakları içerisinde yer alan Ateş, 12 yıl MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman'ın danışmanlığını yaptı.
Ateş, 2019'da Olcay Kılavuz'un yerine Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı'na atandı, ertesi yıl Devlet Bahçeli tarafından görevden alındı, MHP ve Ülkü Ocakları içerisinde muhalif çizgisini sürdürdü.
Ateş, 30 Aralık 2022'de arkadaşı Selman Bozkurt ile Çankaya ilçesinde Çukurambar semtindeki Kızılırmak Mahallesi'nde bir binadan çıktıkları sırada silahlı saldırıya uğradı.
Saldırıda Ateş bacaklarına ve başına isabet eden kurşunla ağır yaralanırken, Selman Bozkurt omzundan yara aldı. Ateş daha sonra kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.
MHP ve Ülkü Ocakları, cinayet sonrası herhangi bir taziye mesajı yayımlamadı.
İddianame niçin eleştirildi?
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 145 sayfalık iddianame, Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş'in ve birçok siyasi partinin tepkisini çekmişti.
Ayşe Ateş, 5 Mayıs'ta yaptığı açıklamada, "Olay gerçekleşir gerçekleşmez bu iddianameyi yazıp önümüze koyabilirlerdi. 1,5 yıl bekleyip çok basit, adi bir cinayet vakası gibi servis edilerek asıl faillerin alenen korunup kollandığı çok açık. Kocamı kimin öldürdüğü de, katilleri kimlerin koruduğu da gayet net" demişti.
"Ne diyeyim, yazıklar olsun. Bugün değilse yarın ama eninde sonunda hesap verecekler. Buna inanıyorum, bunun için de elimden gelen her şeyi yapacağıma kimsenin şüphesi olmasın." diye eklemişti.
Ayşe Ateş’in 17 sayfalık ifadesinde iddianameden sadece "Olay tarihinde öldürülen Sinan Ateş'in eşi olduğunu, olayın bütün yönleriyle araştırılmasını talep ettiği, eşinin öldürülmesi olayını gerçekleştiren tüm şüphelilerden davacı ve şikayetçi olduğunu beyan ettiği anlaşılmaktadır" şeklinde bahsedilmişti.
Ayşe Ateş ifadesinde pek çok MHP’liye ve Ülkü Ocakları üyesi kişilere işaret etmesine rağmen iddianamede MHP ve Ülkü Ocakları'ndan bahsedilmemişti.
Yine iddianamede, cinayetin neden işlendiği ve azmettiricinin kimler olduğuna ilişkin bilgeler de yer almamıştı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, üç kez Ayşe Ateş'le görüşmüştü.
Davanın takipçisi olacaklarını belirten Özel, "Sinan Ateş suikastı tam anlamıyla aydınlanana kadar peşini bırakmayacağız" dedi, iddianameyi de şu sözlerle eleştirmişti:
"İddianame sis perdesini aralamak şöyle dursun, kamuoyunun bildiği pek çok gerçeği gizlemeye çalışıyor."
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan da 11 Haziran'da Ayşe Ateş ile kızları Bengisu ve Banuçiçek'i Beştepe'de kabul etmişti.
Ateş görüşme sonrası, Erdoğan'ın kendisini ve kızlarını uzun süre dinlediğini söyledi, "Durumu anlattım, izah ettim, dosya hakkında konuştuk. Tek talebim yargılamanın bir an önce hızlı bir şekilde gerçekleşmesi ve adaletin yerini bulması. Kendisi de gerekenin hızlı bir şekilde yapılacağını söyledi" demişti.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise 25 Haziran'da partisinin Meclis Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "Bizi terbiye etmeye, manevramızı azaltmaya çalışıyorlar" demişti.
"Kimin kimlerle iş tutuştuğunu, hangi iftira düzeneklerinin hazırlandığını çok iyi bildiklerini" belirten Bahçeli, "Davamızı üç beş çapulcunun keyfine göre yargılatmayız" diye konuşmuştu.
"MHP ve Ülkü Ocaklarını sorgulatmayacaklarını" vurgulayan Bahçeli, "Herkes eteğindeki taşı döksün de şahit olalım. Kim ne biliyorsa, hangi belge, bilgi ve bulguya sahipse, mahkemeye sunsun da ense tıraşını görelim" ifadelerini kullanmıştı.
BBC TÜRKÇE