Sinan Ateş cinayeti azmettiricisi Doğukan Çep'ten gazetecilere tehdit: Görüşeceğiz!
DURUŞMANIN İKİNCİ GÜNÜNDE YAŞANANLAR
Sinan Ateş cinayeti azmettiricisi Doğukan Çep'ten gazetecilere tehdit: Görüşeceğiz!
Sibel YÜKLER/T24 Ankara
Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin davanın duruşması ikinci gününde devam ediyor. Aralarında tetikçi Eray Özyağcı, azmettirici olduğunu söyleyen ve olayları organize eden Doğukan Çep ile eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş'ın da bulunduğu tutuklu 22 sanıktan 8'i dün savunmalarını yaptı. Bugün ise tetikçiyi, Demirbaş'la birlikte Audi marka çakarlı araçla Bolu'ya götürdüğü belirlen eski Ülkü Ocakları yöneticisi ve Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Ümit Yıldırım'ın eski kalemi Emre Yüksel, Doğukan Çep'in cinayetten bir gün önce aradığı MHP İstanbul İl Yönetim Kurulu üyesi Ufuk Köktürk, Çep'in de avukatlığını yapmış MHP'li avukat Serdar Öktem ve tetikçiyi Ankara'ya getiren özel harekât polislerinden Murat Can Çolak gibi kritik sanıklar savunma yapıyor. Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada ilk duruşmaların beş gün boyunca devam etmesi bekleniyor.
Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşma için sanıklar jandarma eşliğinde salona alındığı sırada azmettirici Doğukan Çep, basın bölümüne dönerek gazetecileri "Görüşeceğiz seninle" diye tehdit etti. Çep, dünkü duruşmada da cinayete ilişkin bilirkişi raporunu ortaya çıkaran T24 muhabiri Asuman Aranca'yı hedef göstermiş, Halk TV yazarı İsmail Saymaz'ı da tehdit etmişti.
Zaman zaman gergin anların yaşandığı duruşmada, MHP'li avukat Serdar Öktem'in sorgusu sırasında mahkeme başkanı ile Ateş ailesinin avukatları arasında tartışma çıktı. Sanık avukatları ile Ateş ailesinin avukatları arasında çıkan gerginliğin devam etmesi üzerine mahkeme başkanı, Ateş ailesinin avukatı Ali Yücel'in dışarı çıkarılması talimatı verdi. Mahkeme başkanı "Ağzınıza hakim olamıyorsanız çıkacaksınız, dışarı çıkacaksınız" deyince bir başka avukat, "Çıkar o zaman" dedi. Mahkeme başkanı, "Atın bunu" diye bağırdı. Avukatı dışarı çıkarmayan kolluk görevlileri hakkında işlem yapacağını söyleyen mahkeme başkanı, "Onu dışarı çıkarmayan polisleri de istiyorum. Kolluk amirler, emniyet müdürleri buraya gelsin, sicillerini istiyorum, görevlerini yerine getirmediler, beni burada bas bas bağırttılar. Ben burada 10 defa emir vermek zorunda değilim" diye bağırmaya başladı. Ateş ailesinin avukatı ile duruşmayı izleyen Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır salondan çıkarıldı. Mahkeme başkanının talimatını yerine getirmeyen kolluk görevlileriyle ilgili işlem yapılacağı öğrenildi.
DURUŞMANIN İKİNCİ GÜNÜNDE YAŞANANLAR
12.45: Mahkeme heyeti, duruşmaya saat 14.00'e kadar ara verdi.
"Durdu Özer ve Durmuş Ali Kaya’nın manipülasyonuyla tutuklandım"
12.00: Ataç’ın ardından, Genel Başkan Ahmet Yiğit Yıldırım’ın Ülkü Ocakları İstanbul İl Başkanlığı döneminde birlikte çalıştığı isimlerden olan MHP’li avukat Serdar Öktem’in savunmasına geçildi.
Geçmişte Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcılığı da yapan Öktem, cinayetin İstanbul ayağında eylemi organize eden Doğukan Çep, Eray Özyağcı ve MHP’li Ufuk Köktürk gibi isimlerin de avukatı.
İddianameye göre, eski Ülkü Ocakları yöneticileri Tolgahan Demirbaş ve Emre Yüksel, Ahmet Yiğit Yıldırım'ın makam aracı olarak kullanılan Audi marka çakarlı araçla tetikçiyi buradan alarak önce Bolu'ya götürdü, bu saatlerde dosyanın tutuklusu MHP'li Avukat Serdar Öktem ile Ülkü Ocakları Ankara İl Başkanı Ömer Şanlı'nın da Bolu'ya geldikleri tespit edildi.
Sanık avukat Serdar Öktem, savunmasında suçlamaları reddederek, dosyanın eski savcılarını işaret etti. Öktem, “Durdu Özer ve Durmuş Ali Kaya’nın manipülasyonuyla tutuklandım. Ülkü Ocakları ve MHP ile ilgim olduğu soruldu. 'Onur ve şeref duyuyorum Ocak üyesi olduğum için ama dosyayla ilgisi yok' dedim. Durdu Özer, savunmaları vermeyeceğini söyledi gizlilik gereği, 10 dakika sonra twitter’a düştü savunmam. '2 Ocak’ta neden emniyete gittin' dediler, ben avukat olarak emniyete gitmemle sorgulandım. Vatan haini Cevheri Güven hakkımda videolar yaptı, bunlardan rahatsız oldum, Ankara’ya gidiyordum” ifadelerini kullandı.
"FETÖ’cüler, PKK’lılar, DHKPC’liler beni hedef gösteriyordu"
Mahkeme başkanı “Sen Ankara’ya Ceheri Güveni şikayet etmek için mi gittin” diye sorunca, Öktem savunmasına şöyle devam etti:
“Hayır efendim, FETÖ’cüler, PKK’lılar, DHKPC’liler beni hedef gösteriyordu. Cinayetten sonra hakkımda haberler çıktı. Emniyete gittim, ana kapıda, hakkımda böyle bir durum olduğunu, ifade vermeye geldiğimi söyledim. Polis, cinayet büroyu aradığını ve hakkımda böyle bir şey olmadığını söylediler. Ben Ufuk Köktürk’ün avukatıyım ama sahte tutanak çıktı ifadesine girdim diye. 'Benim HTS kayıtlarımı getirin' dedim ifademde. O tarihlerde İstanbul’da olduğum, kimlerle görüştüğüm belli olacak.”
Avukat Öktem, cinayetin ardından gözaltına alındıktan sonra sorgusunda telefonunun şifresini vermemiş, gerekçe olarak geçmişte geçirdiği covid rahatsızlığını göstererek, "Şifreyi hatırlamıyorum" demişti.
Öktem, covidin üzerinden zaman geçmesine rağmen aynı savunmayı duruşmada da yapınca mahkeme başkanı “Şimdi hatırlıyor musun şifreyi?” diye sordu, Öktem “Hayır” cevabı verdi.
Öktem, geçen yıl temmuz başında cezaevinde rahatsızlanmış, kalp spazmı geçirdiği gerekçesiyle Etlik Şehir Hastanesi’ne kaldırılmıştı. İddiaya göre, hastanede “sarı alan” olarak adlandırılan bölümde müşahede altında olduğu sırada Ülkü Ocakları üst yönetiminden kritik iki ismin de aralarında bulunduğu beş kişi Öktem’i ziyaret etti.
Öktem hastaneye kaldırıldığını da anlattı, ancak ayrıntılardan ve bu iddialardan bahsetmedi.
“Mensubu olduğum bir camiaya yıkmak için 18 aydır bize zulmediliyor”
Öktem savunmasında, “Mensubu olduğum bir camiaya yıkmak için 18 aydır bize zulmediliyor” dedi.
Daha sonra avukatların sorgusuna geçildi. Öktem, sorgu üzerine olay tarihinden yaklaşık 1 yıl önce son olarak Çep’le konuştuğunu, başka bir yakınlığı olmadığını söyledi ve şu cevapları verdi:
"Ben ülkücü olmaktan şeref duyuyorum, çocukluğumdan beri bu camianın içindeyim. Bir dönem Ülkü Ocaklar Genel Başkan Yardımcılığı yaptım, covid rahatsızlığım nedeniyle bıraktım. Maktülle alakalı gıyaben biliyorum, ben onun döneminde görev yapmadım, yan yana gelmedik. Ne iletişimim ne tanışıklığım var.”
Mahkeme başkanı ile Ateş ailesinin avukatı arasında gerginlik
Ateş'in avukatı, "Şifreyi hatırlasaydınız verir miydiniz? 22 sanıktan 21'inin telefonu incelendi, Öktem'in incelenmedi. Hatırlasaydı şifreyi verir miydi?" diye sordu. Öktem, "Avukatlık Kanunu 36. madde kapsamında vermezdim" dedi. Avukat, "Telefonda yalnızca müvekkillerinizle mi görüşüyorsunuz?" diye sorunca sanık müdafileri itiraz etti. Gerginlik çıkması üzerine mahkeme başkanı "Yeter" diye bağırdı. Başkan, Ateş ailesinin avukatına dönerek, "Zaten bu sorunuz hayatın olağan akışına aykırı, bu konuda yetki de takdir de mahkemenin" diye tepki gösterdi.
Sanık avukatları ile Ateş ailesinin avukatları arasında gerginliğin devam etmesi mahkeme başkanı, Ateş ailesinin avukatı Ali Yücel'in dışarı çıkarılması talimatı verdi.
Mahkeme başkanı "Ağzınıza hakim olamıyorsanız çıkacaksınız, dışarı çıkacaksınız" deyince bir başka avukat, "Çıkar o zaman" dedi. Mahkeme başkanı bağırarak, "Atın bunu" diye bağırdı. Avukatı dışarı çıkarmayan kolluk görevlileri hakkında işlem yapacağını söyleyen mahkeme başkanı, "Onu dışarı çıkarmayan polisleri de istiyorum. Kolluk amirler, emniyet müdürleri buraya gelsin, sicillerini istiyorum, görevlerini yerine getirmediler, beni burada bas bas bağırttılar. Ben burada 10 defa emir vermek zorunda değilim" diye bağırmaya başladı.
Ateş ailesinin avukatı ve Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır salondan çıkarıldı
Mahkeme başkanı, avukatlara ve kolluk görevlilerine bağırarak şöyle seslendi:
"Niye yerine getirmiyorsunuz talimatlarımı, neyden korkuyorsunuz, devletin yüzünü göstermekten bu kadar aciz misiniz, ne elinize geçiyor düzeni bozunca? Ortalığı karıştırmanın hiçbir ailemi yok. Şov yapmaya gerek yok. Bir yere kadar avukatlığını ve savunma hakkınızı tolere ederim, ben de avukatlık yaptım, oraya geçtiğinizde kafanızdan neler geçtiğini bilirim. Ama müvekkillerinize şov yapacaksınız diye sabrımın da bir yeri var."
Ateş ailesinin avukatı ile Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır salondan çıkarıldı.
Mahkeme başkanının talimatını yerine getirmeyen kolluk görevlileriyle ilgili işlem yapılacak.
"Sinan Ateş'in vurulduğunu duyuncu 'Tolgahan tanır' diyerek onu aradım"
11.45: Kayseri ve Ankara’da restoran zinciri sahibi olan ve Gölbaşı’ndaki çiftliğin sahibi Aytaç Ataç’ın savunmasına geçildi.
Aytaç Ataç, savunmasında suçlamaları reddederek şunları söyledi:
“Tolgahan Demirbaş’ı tanıyorum, her hafta takımını çiftlikte kahvaltı yaptırdı. Kendisi de sürekli gelmeye başladı, köpek hediye etti. Ona bakmaya geliyordu. Tolgahan benden habersiz oraya çokça gitmiştir, köpekleri beslemiştir. Olay günü saat 11 sularında beni aradı, çiftliğe gideceğini söyledi. Biz Yavuz Süleymanoğlu’yla restoranda otururken telefon geldi, 'Sinan Ateş’i vurmuşlar' dedi. 'Kim o' dedim, 'eski Ülkü Ocakları Başkanı' dedi, ben de 'Tolgahan tanır' diye aradım. 'Vurmuşlar haberin var mı' dedim, 'yok abi' dedi. Sonra öldüğünü gördüm, öldü mü, nereli diye aramalar yaptım. Cenazesine baktım, çok üzüldüm. Benim tek bildiğim budur. Olay günü Çağlar’ı da aradım (Zorlu). 'Sinan Ateş vurulmuş haberin var mı' dedim.”
"Tolgahan, Çağlar Zorlu'ya Sinan Ateş’in adresini sormuştu"
Mahkeme başkanı “Çağlar’ı niye aradın? Onun Sinan Ateş’i tanıdığını nereden biliyorsun?” diye sordu. Ataç, “Olaydan 8 ay önce Tolgahan, Çağlar’a 'bir konumu öğrenebilir misin' diye sordu. Sinan Ateş’in adresini sormuştu. Bir eylem mi, pankart mı ne yapılacakmış. 'Çocuk musunuz' dedim” diye yanıt verdi.
"Savcılar Durdu Özer ve Durmuş Ali Kaya’ya hakkımı helal etmiyorum"
11.30: Eski MİT görevlisi Çağlar Zorlu’nun savunmasına geçildi.
Sanıklardan Tolgahan Demirbaş, bilirkişi raporuna göre, o dönem Ankara Emniyeti Cinayet Büro'da görevli olan ve bir dönem Ateş dosyasına da bakan komiser Mustafa Ensar Aykal'dan Ateş'in adresini, eski MİT görevlisi Çağlar Zorlu'dan da konumunu istemişti.
Duruşmada savunması alınan Çağlar Zorlu, dosyanın önceki savcıları olan ve daha sonra görevlendirmeden alınan savcılara işaret ederek, “Savcılar Durdu Özer ve Durmuş Ali Kaya’ya hakkımı helal etmediğimi belirterek söze başlamak istemiyorum. Uydurma adreslerle 18 aydır cezaevinde tutuluyorum. Uydurma adreslerle ilgili yazışmalar dışında bu davayla ilgili bir alakam yoktur. Tahliyemi talep ediyorum” dedi.
"Beni bu davaya renk katmak için getirdiler"
Çağlar Zorlu, iddialarını şöyle sürdürdü:
“Şube Müdürlüğü’ne davet edildiğimde ‘Telefonuna, bilgisayarına bakacağız, bir şey çıkarsa yandın, yoksa iyisin’ dediler. Ben Demirbaş’a bazı programlar bildiğimi söyledim yalnızca sohbet arasında. Savcı Durdu Özer ve Durmuş Ali Kaya, ‘Sinan Ateş’in konumlarına baktık. Gerçekten de uydurmaymış' dediler, 'seni bırakacağız' dediler, 'ifadeni yazalım git’ dediler. Benim ifadem tutanağa yazılmış, polis geldi ‘Seni gönderiyoruz’ dedi. Sonra avukat çağırdılar. Ben onlar için bulunmaz nimettim, bu davaya renk katmak için getirdiler, Aytaç Ataç falan neden Sinan Ateş’i öldürsün. Ben tanımıyordum ki buradakiler de tanısın? Savcı Durdu Özer ile Durmuş Ali Kaya’nın şablon oluşturulması için buraya eklendim. Ben eski MİT’çi değilim.”
"Doğukan Çep ile Eray Özyağcı’yı tanımıyorum"
11.23: Sanıklardan Mehmet Yüce’nin savunmasına geçildi.
Yüce, tetikçi Eray Özyağcı’yı olay yerinden motosikletle kaçıran motokurye Vedat Balkaya’ya motosikleti satan kişi.
Yüce, savunmasında taksi durağı işlettiğini, motor kiraladığını ve sattığını anlattı. "Vedat Balkaya aradı, motor kiralamak istediğini söyledi. Geldi, gördü, anlaştık. Motorun ödemesini yaptı, kalanı daha sonra ödeyecekti. 25 Aralık saat 15.00-16.00 civarı motoru aldı. Doğukan Çep ile Eray Özyağcı’yı tanımıyorum. Bana motor bağlanınca mesaj geldi, ayın 30 ya da 31’iydi. Kimseyi tanımıyorum, olay bundan ibaret ve buradayız” dedi.
Yüce, Vedat Balkaya’nın kendisini sosyal medya ilanından bulduğunu öne sürdü. Ancak çevredeki insanların tanıması ve güvenli görmesi üzerine faturalandırma yapmadığını iddia etti.
11.20: Duruşma, verilen aranın sona ermesinin ardından yeniden başladı.
10.45: Mahkeme heyeti, duruşmaya saat 11.20'ye kadar ara verdi. Doğukan Çep, salondan çıkarıldığı sırada basın bölümüne dönerek öpücük attı.
Mahkeme başkanından Doğukan Çep'e: Kes sesini, otur yerine, alın mikrofonunu
10.20: Duruşmada, sanıklardan otopark sahibi Uzunlar’ın ortağı olan Osman Bayraktar’ın savunmasına geçildi.
Bayraktar, aynı zamanda diğer sanıklardan Hakan Saraç’ın geçmiş dönemde cezaevinden arkadaşı.
Bayraktar, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Doğukan Çep, Bayraktar’ın savunması sırasında söz istedi. Soru sormaması ve ne dediğinin anlaşılmaması üzerine mahkeme başkanı sinirlenerek, “Kes sesini, otur yerine, alın mikrofonunu” diye bağırdı.
"Doğukan Çep, kiralamak için benden araç istedi"
10.10: Mustafa Uzunlar'ın savunmasına geçildi.
Tetikçi Eray Özyağcı, 28 Aralık'ta özel harekât polisleri Muratcan Çolak ve Aşkın Mert Gelenbey'in kullanımındaki kiralık transporter araçla Ankara'ya getirilmişti.
Aracın sahibi olan otopark işletmecisi Mustafa Uzunlar da gözaltına alınarak tutuklanmış, ifadesinde söz konusu aracı Ataşehir’deki otoparkta iki polisin aldığını söylemişti.
Mustafa Uzunlar savunmasında suçlamaları reddederek, “27 Aralık günü otoparka gittiğimde Doğukan Çep otoparktaydı. Kendisi araç kiralamak için benden araç istedi. Polis arkadaşlarla birlikte düğün tebriğine gidip geleceğiz dedi. Ben de aracı kiralayabileceğimi söyledi. İndirim de yaptım, polisler var diye de güvendim. Ben aracı yıkamaya verdiğimde, bu iki polis arkadaşın ‘Pavyona gideriz’ konuşmalarına denk geldim. Aracı polislere çalışanım teslim ettim, ben spora gittim. Doğukan ben ayrılırken oradaydı, geri geldiğimde yoktu. Araca önce özel harekâtçılar bindi, ardından Babi lakaplı Eray geldi, polislerle birlikte gittiler. Ben Doğukan’a sordum 'Sen gitmeyecek misin?' diye, 'Ben gitmeyeceğim arkadaşlar gidecek' dedi. Ben de polisler verdiğim ve Doğukan’ın arkadaşım olmasıyla sebebiyle aracı verdi. Saat 16.00-17.00 gibi gittiler, ben otoparkın kayıtlarını polise teslim ettim" dedi.
"İcraata gitmişler' sözünü 'çapkınlık' anlamında söyledim"
Uzunlar, konuşmada geçen ‘İcraata gitmişler’ konuşmasına ilişkin, "Polislerin kendi aralarındaki pavyon konuşmasını kastettim, çapkınlıktır. Beni kandırarak, bu olaya kattığı için Doğukan’ın kendisinden de şikayetçiyim" dedi.
Avukatlar Uzunlar’a Doğukan Çep’i neden farklı bir isimle kaydettiğini sorduğunda “korktuğunu” öne sürdü. “Bu araçta GPS cihazı yok, diğer araçlarınızda GPS cihazı var mıydı?” diye sorduklarında ise sanık müdafileri ve Ateş ailesi avukatları arasında gerginlik çıktı.
Mahkeme Başkanı müdahale etti, Uzunlar soruya “Uzun süreli yolda olacaklara takabiliyoruz” yanıtı verdi.
Köktürk: MHP İstanbul önünde fotoğraf çektirmişim, yok 'Olcay kılavuz işin içinde mi?'
09.40: MHP İstanbul İl Yönetim Kurulu üyesi Ufuk Köktürk’ün savunmasına geçildi.
Köktürk, Ateş’in öldürülmesinde azmettirici olduğu iddiasıyla gözaltına alınan Doğukan Çep’in, cinayetten bir gün önce kendisini aradığını anlattı.
Doğukan Çep ile 2013 yılında Maltepe Cezaevinde aynı koğuşta tanıştıklarını itiraf eden Köktürk, Çep’in Ateş öldürülmeden önce kendisini 28 Aralık gece 23.00’de Facetime üzerinden aradığını söyledi.
Köktürk, duruşmadaki savunmasında suçlamaları reddetti. Çep’in olaydan önce kendisini arayarak borç istediğini söyleyen Köktürk, ödemenin bu nedenle yapıldığını öne sürdü.
Köktürk, savunmasına şöyle devam etti:
“Benim tutuklanmamdaki motivasyon para göndermem değil, ben daha önce cinayetten cezaevinde yattım. Nasıl olacak da eşim doğuma yakınken, cinayetle ilgili bir parayı eşimin hesabından atacağım… Bana başka da sorulan bir soru yok. Parayı ihtiyacı olduğu için ödeme yaptım. Biz tahliye olmayacağız, görülmemiş mahkemenin verilmiş kararıyla alınıyoruz. Evimi basıyorlar, ‘Kime attın parayı?’ diyorlar. Ama onlar için süper bir şey var. MHP İstanbul İl Başkanlığı önünde fotoğraf çektirmişim, MHP’yle ne alaka abi? Yok 'Olcay kılavuz işin içinde mi?’ Ne alakası var Ülkücü camiayla? 55 yıllık parti, böyle bir şeye mi kalır? Bu kadar aptallık olabilir mi? Allah’ından bulacaklarını düşünüyorum. Burada normal cinayet davasında olmayacak şeyler dönüyor. 4 bin lira para atmışım sadece. Doğukan Çep benim sevdiğim arkadaşım, yokluk gördük, bu kadar arkadaşlığım var. Onun dışında bir tane olaya karışmışlığım var mı? Allah şahidimdir sırf Milliyetçi Hareket Partisi’nde fotoğraf çektirdim, Yavuz Selim Demirağ diye bir gazeteci hakkımda yazmaya başladı, eskiden severdim de onu.”
Avukatlar Serdar Öktem ile cinayetten bir gün sonra 31 Aralık’ta facetima üzerinden neden görüştüğünü sorarak, “Öğlen saatlerinde başlayan görüşme, akşama kadar sürüyor ev gece saatlerinde siz yakalanana kadar sürüyor. Ne konuştunuz? Doğukan Çep’in cinayet günü sizi araması var” diye belirtti.
Duruşma salonunda gerginlik çıktı, Köktürk, “O dosyayı kim incelediyse o da buraya gelir inşallah. Ben cinayet için arar mıyım ertesi gün? Ben Doğukan Çep’le yakın arkadaşım, görüşürüm” cevabı verdi.
"Gitmişken eğleniriz"
09.20: Tetikçi Eray Özyağcı, 28 Aralık'ta özel harekât polisleri Muratcan Çolak ve Aşkın Mert Gelenbey'in kullanımındaki kiralık transporter araçla Ankara'ya getirilmişti. Dün Gelenbey, savunmasını yaptı. Bugünkü duruşmada ise ilk olarak diğer özel harekât polisi Muratcan Çolak’ın savunması alındı.
Suçlamaların hiçbirini kabul etmeyen Çolak, diğer polis Gelenbey’in teklifiyle Ankara’ya gitmeye karar verdiklerini söyleyerek, “Daha sonra tanımadığım Eray Özyağcı geldi, dedesinin hasta olduğunu, Ankara’ya gitmek istediğini söyledi. Aşkın da bana abisinin sıkıntılı olduğunu söyleyerek, 'gitmişken eğleniriz' dedi. Ankara’ya gittik. Ben uyudum zaten. Arabayı yaklaşık 40 kilometre sürdüm dönüşte, sonra yine uyudum” dedi.
Mahkeme başkanı, “Eğlenmeye gittiniz, abisini sormadı mı, 'niye geldiniz, eğlenmiyoruz' diye? Sen uyumaya mı gittin?” sorusunu yöneltti. Çolak ise çelişkili ifadeler verdi, “Ben abisine sordum ‘Eğlenmeye gitmeyeceğiz mi?’ dediler ama ben uyudum, gidemedik” dedi.
Çolak, Doğukan Çep’i tanıyıp tanımadığına ilişkin sözlerinde de çelişkili bilgiler verdi. Başkan, bunun üzerine Çolak’ın "Otoparka Doğukan Çep geldi" sözlerini hatırlattı, Çolak, net cevaplar veremedi.
Mahkeme başkanı, yine önceki ifadelerinde uyuduğuna ve eğlenceye gideceklerine ilişkin bir ifadesi olmadığını belirtti.
Mahkeme başkanı, Çolak’a "2 saat için mi Ankara’ya gittiniz” diye sordu, Çolak “Arabada içmiştim, uyumuştum” cevabı verdi.
Çolak, Eray Özyağcı’nın üzerinde herhangi bir silah görmediğini de öne sürdü.
“Yakalaması olan birini şerefli Türk polisi nasıl taşır?”
Ateş ailesinin avukatları, “Yakalaması olan birini şerefli Türk polisi nasıl taşır?” diye sorunca, diğer polis Aşkın Mert Gelenbey ve sanık müdafileri tepki gösterdi. Çolak, “Ben Özyağcı’yı tanımıyordum ki araması olduğunu bileyim” dedi, avukatlar “Tanımadığınız insanın ismini biliyorsunuz” diye cevap verdi. Yine Ateş ailesinin avukatları, “Akşam 18.00’de Ankara’da olup 22.00’de Ankara’dan ayrılmayı planlıyorsunuz. Pavyonlar bu saatte açık mı ki siz Ankara’da eğlenmeyi gidiyorsunuz?” diye sorunca, sanık müdafileri tepki gösterdi.
Avukatlar ayrıca, “Polisler şehir dışına giderken idari makamlardan izin almak zorundadır, izin aldınız mı?” diye sordu, Çolak almadıkları cevabını verdi. Mahkeme başkanı ise sorunun esasa ilişkin olmadığını söyledi.
09.15: Duruşma, heyetin yerini almasıyla başladı.
09.12: Sanıklar jandarma eşliğinde duruşma salonuna alındığı sırada azmettirici Doğukan Çep, basın bölümüne dönerek gazetecileri "Görüşeceğiz seninle" diye tehdit etti. Çep, dünkü duruşmada da cinayete ilişkin bilirkişi raporunu ortaya çıkaran T24 muhabiri Asuman Aranca'yı hedef göstermiş, Halk TV yazarı İsmail Saymaz'ı da tehdit etmişti.
09.10: Duruşmada, olay günü Ateş'in yanında yer alan ve yaralandığı için dosyada müşteki sıfatıyla yer alan akrabası Selman Bozkurt da bulunuyor.
09.05: CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan ile DEVA Partisi Milletvekili Mustafa Yeneroğlu da Ayşe Ateş'in yanında duruşmayı izliyor.
09.02: Bugün Sincan'da düne göre daha düşük bir katılım var. Hem izleyici hem de basın mensubu sayısında azalma mevcut. Güvenlik önlemlerinin de düne göre daha gevşek olduğu görüldü.
09.00: Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, avukatlarıyla birlikte salona girdi.
SİNAN ATEŞ DAVASININ İLK GÜNÜ NELER OLMUŞTU?
Dünkü duruşmada, MHP'nin katılma talebi "suçtan zarar görmedikleri" gerekçesiyle oybirliğiyle reddedildi. Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, duruşmayı uzun süre CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile yan yana izledi.
Dün görülen duruşmadaki savunmalarda ise çelişkili ifadeler dikkati çekti. Sanıklar, bilirkişi raporuna da yansıyan telefon kayıtlarını reddederken, konum istediklerini ya da görüştükleri kişileri hatırlamadıklarını öne sürdü. Tetikçi Özyağcı ve duruşmada cinayeti azmettirdiğini söyleyen Doğukan Çep ile birlikte 7 sanığın da cinayetin planlanması ve sonrasında yaşananlarda Tolgahan Demirbaş'tan hiç bahsetmemesi de bir diğer dikkat çekici nokta oldu.
Duruşmada, Demirbaş, motokurye Vedat Balkaya ve tetikçi Özyağcı'yı İstanbul'dan Ankara'ya getiren özel harekât polislerinden Aşkın Mert Gelenbey gibi kritik sanıklar, emniyetteki ve savcılıktaki ifadelerini redderek değiştirdi. Emniyette işkence altında ifade verdiklerini, kendi ifadelerinin ise tutanağa geçirilmediğini öne süren sanıklar, benzer iddialarını savcılık ifadeleri için de öne sürdü.
Tolgahan Demirbaş ve Doğukan Çep ise Demirbaş'ın telefonundan özel bir programla kurtarılan yazışmalarla cinayet dosyasını kiritik bir aşamaya getiren bilirkişi raporunu reddetti, raporun ve kayıtların hatalı olduğunu öne sürdü. Demirtbaş, bilirkişi raporundaki adreslerin hiçbirine gitmediğini de öne sürdü. Sanık Demirbaş, yine bilirkişi raporuna yansıyan Sinan Ateş’e ilişkin “İpi çekilmiştir” yazışmasını da "İpi çekilmiş demekten kastım, teşkilatla camia ile ilgisi kalmadı, aforoz edildi anlamındadır” iddiasıyla savundu, raporu art niyetli buldu.
Doğukan Çep: Ben davanın baş aktörüyüm, azmettiriciyim
Tetikçi sanık Eray Özyağcı, polise ve savcılığa verdiği ifadeyi değiştirerek, kendisini Doğukan Çep’in azmettirdiğini söyledi. Cinayeti organize eden Doğukan Çep ise mahkeme başkanının, "Sen mi azmettirdin?" sorusuna, "Ben azmettirdim" yanıtını verdi. Çep savunmasına da, “Ben bu davanın baş aktörüyüm, azmettiriciyim" sözleriyle başladı. Çep, "Dava dosyam için Sinan Ateş'ten yardım istedim, benden para aldı, sonra telefonlarıma çıkmadı. 'Öldürün' demedim, ayağından vurdurduk ama öldü. O açı Selman'ın açısı. Bence Selman'ın mermisiyle karnından vuruldu, Eray'a yazıldı" dedi.
İddianamede neler var, kimlere hangi ceza isteniyor?Arkadaşı Selman Bozkurt ile bir binadan çıktığı sırada motosikletli 2 kişinin silahlı saldırısına uğrayan ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybeden Ateş ile ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianame, cinayetten yaklaşık 1,5 yıl sonra mahkemece kabul edilmişti. İddianamede, Sinan Ateş'in olay sırasında yanında olan ve omuzundan yaralanan Selman Bozkurt ile Ateş'in eşi Ayşe Ateş, "müşteki" sıfatıyla yer alıyor. Ancak Ayşe Ateş'in ifadesi iddianamede yer almıyor. 22 sanıklı iddianamede, tetikçi Eray Özyağcı ile onu olay yerine getirerek kaçıran Vedat Balkaya ve Suat Kurt'un müşterek fail olarak "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbetle cezalandırılmaları talep edildi. İki ismin, Ateş'in yanında bulunan Selman Bozkurt'a yönelik ise "tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan 13'er yıldan 20'şer yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaları istendi. Özyağcı'nın ayrıca "ruhsatsız tabanca bulundurmak ve taşımak" suçundan 1 yıldan 3 yıla, Tolgahan Demirbaş'ın ise "zincirleme şekilde kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirme" suçundan 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi. Sanıklardan ''silahlı eylemi organize ettiği'' iddia edilen Doğukan Çep ve şüpheli eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş'ın ise cinayete azmettirmekten ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Sanıklardan Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Mehmet Yüce, Mustafa Uzunlar, Aşkın Mert Gelenbey, Murat Can Çolak, Osman Bayraktar, Caner Güney, Umut Ersoy, Çaglar Zorlu, Aytaç Ataç, Emre Yüksel, avukat Serdar Öktem, Erdem Karadeniz, Alper Atay, eski cinayet büro amiri Mustafa Ensar Aykal'ın "iştirak halinde işlenen suça yardım ettikleri" gerekçesiyle cezalandırılmaları istendi. Bu 17 sanığın, "tasarlayarak kasten öldürmeye yardım" suçundan 15'er yıldan 20'şer yıla kadar hapsi istenirken, eski cinayet büro amiri Aykal'ın ayrıca kamu görevinin verdiği yetkiyi kötüye kullanarak maktule ait kişisel bilgileri hukuka aykırı olarak temin ettiği gerekçesiyle 3 yıldan 6 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. 17 kişinin dosyası ayrıldıCinayete ilişkin 22 tutuklu sanık hakkında dava açılırken, 17 şüphelinin de dosyası ayrıldı. Dosyası ayrılanların arasında hakkında yurt dışı çıkış yasağı konulan Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım ve Ülkü Ocakları Ankara İl Başkanı Ömer Şanlı, Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Burak Kılıç ile Ülkü Ocakları Ankara İl Başkan Yardımcısı Suat Yılmazzobu, eski Çubuk Ülkü Ocakları Başkanı Gürsel Horat, Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde komiser olarak görev yapan Talha Atalay ve eski MHP Mersin Milletvekili ve eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Olcay Kılavuz yer alıyor. Soruşturma sürecinde savcılar değiştirildiCinayetin işlendiği sırada Ankara Adliyesi’nde uzlaştırma savcısı olarak görev yapan Ayhan Ay nöbetçiydi. 1. Dış Bölge olarak belirlenen yerlerdeki şüpheli olaylara 24 saat boyunca savcı Ay bakıyordu. Ay’ın nöbeti esnasında Ateş cinayeti gerçekleşti. İş bölümü gereği ölümlü olaylara ilişkin dosyalar nöbetçi savcıda kaldığından, Ateş cinayeti soruşturması da savcı Ay’da kalacaktı. Ancak soruşturmanın seyri değişti. Özellikle Tolgahan Demirbaş’ın, cinayetten bir gün sonra, 31 Aralık 2022 gecesi gözaltına alınması sırasında Kılavuz’un evinde yaşanan kriz, emniyet tarafından savcıya “boş dosya” gönderilmesi nedeniyle derinleşti. Demirbaş, “boş dosya” nedeniyle serbest kaldı. Savcı Ay, daha sonra yapılan tespitler ışığında emniyete yazı yazarak, Demirbaş’ın “mevcutlu" (polis eşliğinde) şekilde adliyeye getirilmesini istedi. Buna karşın emniyet ise savcılığa “adresinde bulunamadığı” yanıtını vererek, Demirbaş’ı getirmek istemedi. O tarihlerde dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun devreye girdiği, mevcutlu getirme yazısı için “kapısının altından geri atın” dediği öne sürüldü. Bütün bu gelişmeler üzerine 17 Ocak 2023 tarihinde, yani cinayetten 19 gün sonra dosya milliyetçi kesime yakın olduğu bilinen Başsavcıvekili Durdu Özer’in koordinatörlüğüne verildi. Özer’in yanı sıra dosyaya Savcı Ay ile birlikte çalışmak üzere savcı Durmuş Ali Kaya da eklendi. Bilirkişi raporundaki detaylarSoruşturma kapsamında tutuklanan eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş'ın telefonundan kurtarılan yazışmalar, cinayetin aylar önce planlandığını gösterdi. T24’ün kamuoyuna duyurduğu Demirbaş’ın yazışmalarına ilişkin bilirkişi raporu, Sinan Ateş’in, Ahmet Yiğit Yıldırım’ın talimatıyla cinayetten dokuz ay önce takip edilmeye başlandığını ortaya koydu. Bilrikişi raporuna göre, Demirbaş, Ankara Emniyeti Cinayet Büro'da görevli olan ve bir dönem Ateş dosyasına da bakan komiser Mustafa Ensar Aykal'dan Ateş'in adresini, eski MİT görevlisi Çağlar Zorlu'dan da konumunu istedi. Bu yazışmalara, Demirbaş’ın komiser Aykal’dan, “Genel Başkan istedi de” diyerek, Ateş’in adresini istediği ve “Aynen reis, onun ipini çekmişler” yanıtını verdiği görüldü. Raporda, Demirbaş ve Emre Yüksel’in 06 AT 5021 plakalı ve Ülkü Ocakları Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’a tahsisli olduğu öğrenilen Audi marka çakarlı bir araçla tetikçiyi Bolu’ya götürdüğü kayıtlara girmişti T24
|