Reisi’nin ölümü sonrası gelişmeler Türkiye ve İran arasındaki rekabette ne gibi sonuçlar doğurur?
Türkiye ve İran arasındaki rekabette ne gibi sonuçlar doğurur?
Reisi’nin ölümü sonrası gelişmeler Türkiye ve İran arasındaki rekabette ne gibi sonuçlar doğurur?
İSTANBUL —
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin ölümü, Türkiye’nin Tahran ile ilişkilerinde kritik bir döneme denk geldi.
Türkiye, helikopter kazasından hemen sonra arama kurtarma çalışmalarına yardım için İran’a Akıncı insansız hava aracını (İHA) gönderdi.
Anadolu Ajansı Pazartesi günü, Akıncı’nın “Cumhurbaşkanı Reisi'yi taşıyan helikopterin enkazı olduğundan şüphelenilen bir ısı kaynağı” tespit ettiğini ve koordinatları İranlı yetkililerle paylaştığını haberleştirmişti. Ancak İran Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanlığı, helikopterin yerinin İran üretimi İHA’lar tarafından tespit edildiğini söylemişti.
Uzmanlar, Türkiye’nin yardım jestinin, iki ülke arasında rekabetin arttığı bir dönemde gerçekleştiğini belirtiyor.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler profesörü olan Hüseyin Bağcı da, iki ülke arasındaki mevcut siyasi ve ekonomik rekabeti vurguluyor.
Öte yandan Bağcı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kaza sonrası açıklamalarına dikkat çekerek stratejik bir söylem kullanıldığını düşünüyor.
Ayrıca Bağcı, Türkiye’nin Reisi’nin ölümü sonrası bir günlük milli yas ilan ettiğini hatırlatıyor.
Ankara ve Tahran, farklı coğrafyalarda giderek artan bir nüfuz rekabetinin içinde.
Marmara Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler profesörü olan Bilgehan Alagöz’e göre, Ankara, Güney Kafkasya, Irak ve Suriye’nin geleceğini kendi milli güvenliği açısından önemsiyor.
Alagöz, bu bölgelerde Ankara’nın Türkiye’nin çıkarları ile çelişen bir İran muhalefeti ile karşı karşıya olduğunu söylüyor.
Türk ordusu, Irak ve Suriye'de PKK üslerine karşı büyük bir saldırı başlatmaya hazırlanıyor.
Ankara, Tahran'ı kendisinin PKK’ya karşı çabalarını desteklemediği için defalarca eleştirdi.
Reisi'nin ölümü sonrası 50 gün içinde İran'da yeni başkanlık seçimleri yapılacak.
Uzmanlar, özellikle İran'ın iç bölünmeleri dikkate alındığında, seçim sonrası Ankara’nın kendi dış politikası açısından bir fırsat yakalayabileceğini düşünüyor.
İran’da süren iktidar mücadelesine dikkat çeken Bağcı, ülkedeki din adamları ve ordu arasında hem bir ortaklık hem de bir çekişme olduğunu söylüyor.
Uzmanlar, İran Devrim Muhafızları'nın gücünü arttırmasının, Irak ve Suriye'de Devrim Muhafızları’nın kontrolündeki ve genellikle Türkiye'nin çıkarlarına meydan okuyan İran vekillerinin daha iddialı bir şekilde kullanılmasıyla sonuçlanabileceğini söylüyor.
Böylesi bir durum Türkiye ile İran arasındaki rekabeti daha da arttırabilir.
Alagöz, Devrim Muhafızları’nın İran’da siyasi iktidarda daha da güçlenmesinin Ortadoğu’daki istikrarsızlığı körükleyici bir faktör olacağını düşünüyor.
Alagöz, Türkiye’nin bu durumu endişeyle karşılayacağı görüşünde.
Ankara ve Tahran'ın Suriye, Irak ve Sudan'da nüfuz sahibi olmak için rekabet ettiği bir ortamda uzmanlar, İran'ın yeni bir liderliğe geçişinin bölge genelinde önemli etkileri olabileceğini söylüyor.
Dorian Jones / VOA