PKK Öcalan’ın Çağrısıyla Silah Bırakır mı? Yeni Süreçte Zor Sorular
Öcalan’ın İmralı'dan Verdiği Mesaj ve Etkisi
PKK Öcalan’ın Çağrısıyla Silah Bırakır mı? Yeni Süreçte Zor Sorular
YEREL GÜNDEM / TÜRKİYE
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin TBMM'de DEM Partili milletvekillerine yönelik uzattığı el ve cezaevinde bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan'a yaptığı çağrı, Kürt sorununda yeni bir dönemin başlayıp başlamayacağı konusunda tartışmaları alevlendirdi. Ancak bu tartışmalar sürerken, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. (TUSAŞ)’a yapılan terör saldırısı, PKK’nın gerçekten silah bırakmaya istekli olup olmadığı ve Öcalan’ın örgüt üzerindeki etkisine dair şüpheleri yeniden gündeme getirdi.
TUSAŞ Saldırısı Yeni Sürecin Önünü Tıkadı mı?
Bahçeli’nin, Öcalan’ın TBMM’de DEM Parti grup toplantısında konuşarak PKK’nın silah bırakmasını ilan etmesi halinde, Öcalan’ın “umut hakkı” konusunun değerlendirilebileceğine dair açıklaması, yeni bir barış sürecine işaret etmişti. Ancak, TUSAŞ’a yönelik saldırı, henüz şekillenmemiş olan bu süreci zora soktu. İçişleri Bakanlığı, saldırının PKK militanları tarafından gerçekleştirildiğini açıkladı. Bu olay, Öcalan’ın Kürt sorununda çözüm için oynayabileceği rolü sorgulayanlara yeni bir malzeme sundu.
Öcalan’ın İmralı'dan Verdiği Mesaj ve Etkisi
TUSAŞ saldırısından kısa bir süre sonra, Abdullah Öcalan’a uygulanan 43 aylık tecrit sona erdi ve Öcalan, yeğeni ve DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan ile görüştü. Görüşme sonrası Ömer Öcalan, Öcalan’ın “Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim” dediğini aktardı. Öcalan’ın bu açıklamaları, örgüt içinde ne kadar etkili olabileceği sorusunu gündeme getirdi.
PKK ve Öcalan’ın Otoritesi
PKK'nın üst yönetiminin zaman zaman Öcalan’ın açıklamalarına direnç gösterdiği biliniyor. Ancak, birçok uzman, Öcalan’ın örgütün alt kadroları ve militanları üzerindeki etkisinin hala güçlü olduğunu vurguluyor. Rawest Araştırma Direktörü Roj Girasun, PKK kadrolarının ve militanlarının motivasyonunun büyük ölçüde Öcalan’dan geldiğini belirtiyor. Öcalan’ın 1999’da yaptığı geri çekilme çağrısının o dönem tam anlamıyla uygulandığını hatırlatan Girasun, Öcalan’ın bugünkü etkisinin de hala önemli olduğunu vurguluyor.
2013-2015 Çözüm Sürecinden Bugüne
2013 yılında başlayan ve 2015’te sona eren çözüm sürecinde Öcalan’ın çağrıları, örgüt içinde yankı bulmuştu. Ancak, sürecin devamında yaşanan Gezi olayları, AKP-Gülen Cemaati çatışması, ve Kobani meselesi, çözüm sürecini zayıflatmıştı. Öcalan’ın çağrısı üzerine örgüt, çekilmeyi durdurduğunu ilan etmişti. Bu, sürecin başarısızlıkla sonuçlanmasına neden oldu ve silahların tekrar konuşmasına yol açtı.
PKK İçinde Direnç ve Bölünme Olasılığı
Öcalan’ın çağrısına PKK içindeki üst düzey yöneticilerin direnç gösterme ihtimali gündemde. Örgütün lider kadrosundan Cemil Bayık, geçmişte yaptığı bir açıklamada, Öcalan’ın İmralı’da baskı altında olduğunu ve silahlı güçlerin çekilmesi kararının kendilerine ait olduğunu belirtmişti. Bu da örgüt içinde bir bölünme riskini artırıyor. Ancak, alt kadrolar ve militanlar arasında Öcalan’ın etkisinin güçlü olması, olası bir bölünmenin sınırlı kalabileceğini düşündürüyor.
Demirtaş’ın Tutumu ve Toplumsal Destek
Selahattin Demirtaş’ın, Öcalan’ın barış yönündeki çağrılarına destek vermesi, toplumsal barışın sağlanması açısından önemli bir adım olarak görülüyor. Demirtaş, “Öcalan bir inisiyatif alırsa tüm gücümüzle arkasında olacağız” açıklamasını yaptı. Bu, Öcalan’ın örgüt üzerinde baskıyı artırabileceği ve barış sürecine toplumsal destek sağlayabileceği anlamına geliyor.
Suriye’deki YPG/PYD’nin Durumu ve Bölünme Riski
Öcalan’ın Türkiye’ye yönelik bir silahsızlanma çağrısı yapması durumunda, Suriye’de ABD desteğiyle güçlenen YPG/PYD’nin nasıl bir tavır alacağı belirsizliğini koruyor. Ankara, YPG/PYD’yi PKK’nın bir kolu olarak görüyor ve bu nedenle örgütün Suriye’deki durumu çözüm sürecinin bir parçası haline gelebilir. Uzmanlar, PKK’nın bir bölünmeye gitmesi durumunda, silah bırakmayan kesimlerin marjinalleşebileceğini belirtiyor.
Barışa Giden Zor Yol
Barış sürecine dair umutlar, Kürt toplumunda geniş bir destek bulmuş durumda. DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, Meclis’te yaptığı bir konuşmada “toplumsal barış ve ulusal birliğin” önemine vurgu yaparak, Öcalan’ın barış için olumlu bir adım atmaya hazır olduğunu söyledi. Ancak, TUSAŞ saldırısı gibi olaylar, barış sürecinin önünde ciddi engeller oluşturuyor.
Gelecek Süreç ve Soru İşaretleri
Öcalan’ın yapacağı olası bir çağrı, barışın sağlanması için kritik bir adım olabilir. Ancak, örgütün üst düzey kadrolarının bu çağrıya nasıl yanıt vereceği ve Suriye’deki silahlı unsurların durumu sürecin seyrini belirleyecek. Barış sürecinin başarısı, Türkiye'nin ulusal güvenlik öncelikleri ve Kürt toplumunun beklentileri arasında dengeyi sağlayabilmesine bağlı olacak.
PKK'nın Öcalan'ın çağrısıyla gerçekten silah bırakıp bırakmayacağı, yalnızca örgütün iç dinamiklerine değil, aynı zamanda Türkiye'nin atacağı siyasi adımlara ve uluslararası aktörlerin tavrına da bağlı görünüyor.
KAYNAK: DW TÜRKÇE
What's Your Reaction?