Mısır'a gelen para ekonomik krize çare olacak mı?
"Mısır ekonomisini yeniden çökertebilirler" uyarısı
Mısır'a gelen para ekonomik krize çare olacak mı?
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi için zamanlama daha mükemmel olamazdı. Aralık 2023'teki seçimlerin ardından üçüncü cumhurbaşkanlığı dönemi ülkesine uluslararası yatırımların adeta yağdığı bir dönemde başladı.
Sisi, geçen haftaki yemin töreninde de "Mısır'ın ekonomik yetkinliklerini ve kaynaklarını en üst düzeye çıkaracak stratejileri benimseme, bir yandan sürdürülebilir ve dengeli bir ekonomik büyüme sağlarken aynı zamanda Mısır ekonomisinin krizler karşısındaki sağlamlığını ve direncini arttırma" sözü verdi.
Sisi'nin bu sözü vermesine son dönemde artan uluslararası yatırım akışı imkan sağladı. Mısır ekonomisinde hayata geçirmeyi taahhüt ettiği stratejiler de ancak bu destek sayesinde uygulanabilecek.
Mısır'a artan uluslararası destek
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Şubat ayında Mısır'ın Akdeniz kıyısında yeni bir turizm tesisi inşa etmek üzere 35 milyar dolarlık bir yatırım yapacağını duyurdu.
Avrupa Birliği (AB) de Mart ayında Mısır ile stratejiklik ortaklık anlaşması yaptı. AB, 8 milyar dolar değerindeki bu stratejik ortaklık ile Mısır'ın istikrarını güçlendirmeyi ve göçle mücadele çabalarını artırmayı hedefliyor.
Uluslararası Para Fonu (IMF) da yine Mart ayında yeni bir anlaşmayla Mısır'ın 3 milyar dolarlık kredi anlaşmasını 8 milyar dolara yükseltti.
Bunlar olmasaydı, Sisi yemin törenindeki iddialı vaatlerini dile getiremeyecekti. Zira Mısır ekonomisi, aslında berbat bir durumda: Kamu borcu, GSYH'nin (gayrı safi yurt içi hasıla) yüzde 100'üne yakın. Ciddi boyuttaki döviz rezervi sıkıntısı, borç yükü altındaki devleti nakit sıkıntısına sokuyor. Yüzde 36 dolayındaki enflasyon ve sübvansiyonlardaki kesintiler de nüfuzun yaklaşık yüzde 60'ını yoksulluğa sürüklüyor.
Ancak uluslararası yatırımların artmış olması Sisi'nin reform sözü vermesini sağlamış olsa da bu sözünü gerçekten hayata geçirip geçirmeyeceği konusunda ise ciddi şüpheler bulunuyor.
Sisi reform sözünü tutabilecek mi?
Danimarka Roskilde Üniversitesi Küresel Araştırmalar Bölümü öğretim üyesi Profesör Michelle Pace, son haftalarda sağlanan mali kaynakların Mısır'a en azından bir süreliğine fayda sağlayabileceği görüşünde.
Kısa vadede bu fonların ülkedeki ekonomik krizi hafifletmeye ve Mısır'ı istikrara kavuşturmaya yardımcı olabileceğine işaret eden Pace, "Ancak bu fonların yalnızca geçici bir soluklanma yanılsaması sunabileceğine dair şüphelerim var" dedi.
Washington merkezli Tahrir Ortadoğu Politikaları Enstitüsü Başkan Yardımcısı Timothy E. Kaldas da ihtiyatlı.
DW'nin sorularını yanıtlayan Kaldas, Mısır'ın önünde iki seçenek bulunduğuna dikkat çekerek "Mısır'a sağlanan yeni finansman, ya mevcut yıkıcı ekonomik politikaların ve uygulamaların sürdürülmesini ya da ciddi reformları teşvik edebilir" öngörüsünde bulundu.
IMF'nin talepleri karşılanacak mı?
Mısır Merkez Bankası, IMF'nin (Uluslararası Para Fonu) ilk talebini Mart ayında uyguladı, yerel para birimi Mısır poundunu ABD doları karşısında devalüe etti ve dalgalı döviz kuruna geçti. Daha önce 31 Mısır pounduna sabitlenmiş olan bir ABD dolarının fiyatı artık piyasa değerinden işlem görüyor ve şu anda bir ABD doları 50 Mısır poundu civarında seyrediyor.
Bir önceki IMF kredisi, ülkenin merkez bankasının dalgalı döviz kuruna geçmemesi nedeniyle başarısız olmuştu. Atılan son adımlar, Mısır'ın mali politikasındaki değişime işaret ediyor ve IMF bunların sonuç vermesini umuyor.
DW'ye konuşan IMF'nin Ortadoğu Sözcüsü Angham Al Shami, "Mısır'ın hedefe ulaşmasında, program kapsamındaki ekonomi politikalarını uygulamaya devam etmesi kritik öneme sahip olacak ve IMF, Mısırlı yetkilileri bu rotada kalmaları için desteklemeye hazır" açıklamasını yaptı.
Ordunun ekonomideki ağırlığı reformları zora sokar mı?
Mısır'ın reform adımlarını Haziran ayı sonunda tekrar gözden geçirecek olan IMF, Mısır'ın reformlarını güçlendirmek ve genişletmek için beş tavsiyede daha bulundu. Kamu altyapı projelerine özel sektörün katılımını sağlamak da bu tavsiyeler arasında yer alıyor. Ancak bunun ne ölçüde mümkün olabileceği ile ilgili olarak ciddi soru işaretleri bulunuyor.
Mısır'da orduya bağlı şirketler ciddi bir ağırlığa sahip. Örneğin yeni idari başkentin inşası ve Süveyş Kanalı'nın genişletilmesi gibi yüksek maliyetli mega projeler, aslında tüm sanayi kollarında kilit role sahip olan orduya bağlı şirketler tarafından yönetiliyor.
Profesör Michelle Pace, Mısır ordusunun ekonomideki konumunu şu sözlerle aktarıyor:
"Mısır ordusunun devasa bir imparatorluğu var. Bu, oteller, konutlar, altyapı projeleri, benzin istasyonları, tüketim malları, gıda, maden suyu gibi aslında hemen hemen her şeyi kapsıyor. Ayrıca ordu, vergilerden ve gümrük vergilerinden muafiyet gibi ayrıcalıklardan yararlanabiliyor."
Dahası ordu Cumhurbaşkanı es-Sisi'nin güçlü destekçisi. Bu nedenle de ordu için çok kârlı olan mevcut düzendeki yapısal dönüşüm aynı zamanda büyük hassasiyet teşkil ediyor.
Ancak Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nin (ECFR) kıdemli uzmanı Anthony Dworkin IMF ve AB'nin sağladığı mali kaynakların reformları şart koştuğunu hatırlatıyor.
Bu reformların anlamlı bir şekilde gerçekleştirilmesi için Mısır hükümetinin bugüne kadar izlediği ekonomi politikalarında büyük değişiklik yapmasının zorunlu olduğuna vurgu yapan Dworkin, "Mısır'ın bu zor reformlardan kaçınmak için kendisine atılan can simidini kullanması, jeopolitik önemine ve istikrarsızlık endişesine atfedilen öneme güvenerek de koşulluluktan kaçmaya çalışması gibi büyük bir risk var" diye ekliyor.
"Mısır ekonomisini yeniden çökertebilirler" uyarısı
Reform sürecini sekteye uğratabilecek tek neden Mısır'daki iç dinamikler değil. BAE ve Suudi Arabistan gibi Mısır'a destek sağlayan bölge ülkelerinin gündemi farklı. Bu yatırımcıların en temel önceliği güvenebilecekleri, istikrarlı bir komşuya sahip olmak. Bu nedenle de yatırımları, reform talepleriyle ilintili değil, böyle bir beklentileri yok.
Ancak Mısır sadece bölgesel desteğe bağımlı değil, bu da uluslararası kuruluşların önemini artırıyor.
ECFR uzmanı Dworkin, "AB ve IMF'nin finansman dilimleri karşılığında Mısır'da anlamlı reformların gerçekleşmesini sağlamaları çok önemli" diyor.
Tahrir Ortadoğu Politikaları Enstitüsü Başkan Yardımcısı Timothy E. Kaldas da bu görüşe katıldığını söylerken şu uyarıyı yapıyor:
"Eğer koşullar iyi bir şekilde hedeflenmez ve sıkı bir şekilde uygulanmazsa, Mısır'ın liderlerinin ülkeleriyle ilgili ‘batmasına izin verilemeyecek kadar önemli' algısı onaylanır. Bu da istedikleri gibi yola devam etmelerine, zaten yeniden kurtarılacağını varsayarak Mısır ekonomisini yeniden çökertebileceklerini düşünmelerine yol açabilir."
DW
What's Your Reaction?