Kadına Yönelik Şiddet: Sorunun Derinlerinde Ne Yatıyor?

Şiddetin Kaynağı: Eğitim mi, İnanç mı?

Kadına Yönelik Şiddet: Sorunun Derinlerinde Ne Yatıyor?

YUSUF İNAN YAZDI...

Kadına Yönelik Şiddet: Sorunun Derinlerinde Ne Yatıyor?

Son haftalarda Türkiye'nin gündemini meşgul eden en önemli konulardan biri, kadınlara yönelik şiddet olaylarıdır. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim, kadın cinayetlerinin münferit olaylar olarak görülmemesi gerektiğini vurguluyor ve "Siz hiç bir kadının, cinnet geçirip iki erkeği art arda öldürdüğünü gördünüz mü?" sorusuyla bu şiddetin sistematik bir sorun olduğunu öne sürüyor. Ancak bu açıklamalar, toplumun farklı kesimlerinde bazı sorulara ve eleştirilere yol açıyor.

Evet, Türkiye’de kadın cinayetleri ciddi bir sorun; ancak erkek cinayetleri de azımsanmayacak kadar mevcut. Bu noktada şu soruyu sormak gerekiyor: Neden sadece kadın cinayetlerine odaklanıyoruz? Kadına yönelik şiddet sorununun kökeni daha derin olabilir ve çözüm de o kadar basit olmayabilir.

Kadın Cinayetleri mi, Toplumsal Cinayetler mi?

Birçok kişi, şiddet olaylarına yalnızca "kadın" odaklı yaklaşmanın doğru bir çözüm olmadığını düşünüyor. Şiddet, her ne kadar kadına yönelik gerçekleşse de, toplumda erkekler de cinayetlere kurban gitmektedir. Kadınlar tarafından öldürülen erkekler, çocuklarını öldüren kadınlar da var. Yani sorun, sadece cinsiyetle sınırlı değil, daha derin ve kapsamlı. Bu nedenle, "Kadın Cinayetlerini Durduracağız" gibi bir isimle hareket etmek yerine, "Cinayetleri Durdurma Platformu" daha kapsayıcı ve çözüm odaklı bir yaklaşım olabilir. Bu, toplumsal şiddeti bir bütün olarak ele almayı sağlayacaktır.

Şiddetin Kaynağı: Eğitim mi, İnanç mı?

Kadına yönelik şiddetin yalnızca yasal düzenlemelerle çözülebileceğini düşünmek yanıltıcı olabilir. Türkiye’deki şiddet sorunu, sadece yasaların uygulanmaması değil, aynı zamanda eğitim, inanç ve felsefi değerler ekseninde de incelenmelidir. Şiddet, toplumda çocukluktan itibaren öğrenilen ve pekiştirilen bir davranış biçimidir. O halde, şiddetin kökenine inmek için öncelikle ailede, eğitimde ve toplumsal değerlerde reform yapmamız gerekiyor.

Bu noktada önemli bir sorumluluk da kadınlara düşüyor. Erkek çocuklarını yetiştiren anneler, erkeklerin şiddet eğilimlerinin temelini atmaktadır. Kadınlar, toplumda sadece mağdur olarak değil, aynı zamanda bu sorunun bir parçası ve çözümünde aktif bir rol oynayabilecek bireyler olarak da görülmelidir. Bu yüzden, toplumdaki şiddetin köklerine inmek için annelerin çocuk yetiştirme tarzları üzerine derinlemesine akademik çalışmalar yapılmalıdır.

Tribünlere Oynamak Sorunu Çözer mi?

Toplumsal şiddetin çözümü, sadece tribünlere oynamaktan geçmiyor. "İstanbul Sözleşmesi hayat kurtarır" sloganı, şiddeti önlemenin tek yolu olarak gösteriliyor, ancak bu söylemler gerçekte çözüm üretebiliyor mu? Sorun çok daha derin bir sosyal yapıdan kaynaklanıyor ve kadınları korurken erkekleri dışlayan yasalar, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamıyor. Gerçek eşitlik, herkesin, cinsiyet fark etmeksizin korunması ile sağlanır. Şiddetle mücadelede yasaların cinsiyet ayrımı yapmadan, insanları eşit şekilde koruması gerektiği ortadadır.

Kadın cinayetlerini önlemek, sadece kadınları korumakla sınırlı kalmamalıdır. Kadınlar ve erkekler arasında gerçek eşitlik sağlanmadıkça, bu şiddet sarmalı devam edecektir. Kadınların toplumsal eşitlik için adım atmaları, sadece kendi hakları için değil, tüm insanlık adına atılan bir adım olacaktır.

Kadının Toplumdaki Yeri ve Sorunun Çözümü

Kadına yönelik şiddetin sona ermesi için kadınların önce kendileri üzerinde durması gerekir. Türk kadını, toplumda "erkeğine yaslanan" bir kadın tipini yetiştiriyor. Bir kadının kendi ayakları üzerinde durabilmesi, güçlü olması, toplumda ve evlilikte bağımsız bir birey olarak var olması, şiddetin sonlanması için kritik önemdedir. Kadınların sadece "korunması" değil, toplumsal hayatta güçlü bireyler olarak yer alması gerekir.

Bugün, genç kızların "zengin bir erkek bulma" hayaliyle yaşadıkları trajedilerin sorumlusu kim? Bu sorunun cevabını ararken, kadınların da kendi hayatlarında ve toplumdaki rollerinde bir değişim talep etmeleri gerektiğini unutmamalıyız. Kadınların kendi ayakları üzerinde durabilmesi, toplumsal şiddeti de büyük ölçüde azaltacaktır.

Sonuç: Daha Derin Bir Yaklaşım Gerekli

Şiddet, sadece yasal düzenlemelerle değil, toplumun her kesiminde yapılacak köklü değişimlerle çözülebilir. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun amacı ne kadar iyi niyetli olsa da, şiddetin yalnızca bir cinsiyete odaklanarak çözülmesi mümkün değildir. Kadınların, annelerin, toplumun tüm kesimlerinin bu sorunun çözümünde sorumluluk alması gerekmektedir. Eğitim, inanç ve toplumsal değerlerin yeniden gözden geçirilmesi, daha kapsayıcı yasalarla desteklenmeli ve şiddetin her türlüsüne karşı topyekûn bir mücadele başlatılmalıdır.

Tribünlere oynamak yerine, şiddetin kök nedenlerine inmek ve herkesin korunmasını sağlamak, toplumsal huzurun sağlanması için atılması gereken en önemli adımlardır. Kadınlar eşitlik için mücadele ederse, toplumun tamamı kazanır.

YUSUF İNAN / YEREL GÜNDEM

www.yerelgundem.com

Twitter@Yusufinan2023

İnstagramyusufinan2023

İnstagramfondinan2016

E-Mail: [email protected]