Fethullah Gülen'in Tartışmalı Yaşamı: Hizmet Hareketi'nden Darbe Girişimine
Fethullah Gülen’in ABD’deki Yaşamı ve Ölümü
Fethullah Gülen: Hizmet Hareketinden Darbe Girişimine, Siyasette Kollandıktan Sonra "Hain" İlan Edildi
YEREL GÜNDEM / TÜRKİYE
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) lideri Fethullah Gülen, 25 yıldan fazla süredir ABD’de sürgün hayatı yaşadıktan sonra 83 yaşında yaşamını yitirdi. Türkiye’nin en büyük tehditlerinden biri olarak görülen Gülen, yaşamı boyunca devlet içinde örgütlenerek iktidara sızmakla suçlandı. 15 Temmuz 2016’daki kanlı darbe girişiminin ardından Türkiye’de "hain" ilan edilen Gülen, siyasette uzun süre kollandıktan sonra devletin hedefi haline geldi. Gülen’in ölümü, sadece Türkiye’de değil, dünya genelinde yankı uyandırırken, cemaati içindeki güç mücadelesi ve gelecekte ne olacağına dair birçok soru işareti bıraktı.
Erzurum’dan Başlayıp ABD’ye Uzanan Bir Yolculuk
Fethullah Gülen, 27 Nisan 1941'de Erzurum'un Pasinler ilçesinde dünyaya geldi. Sekiz çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu olarak doğan Gülen, küçük yaşlardan itibaren dini eğitim almaya başladı. Babası bir imam olan Gülen, çocukluk yıllarında Kur’an hafızlığı yaptı. Ancak hayatı boyunca doğum tarihiyle ilgili çeşitli tartışmalar da yaşandı. Gülen, babasının 1942’ye kadar kendisini nüfusa kaydettirmediğini iddia etti ve gerçek doğum yılının 1938 olduğunu söyledi.
Gülen, genç yaşında vaizlik yapmaya başladı. 1959'da Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı olarak Edirne’de vaiz olarak görev aldı ve hızla dini çevrelerde tanınan bir isim haline geldi. 1960'ların başında Türkiye'de komünizmle mücadele derneklerinde görev alarak sol karşıtı çalışmalar yaptı. Ancak en önemli örgütlenme girişimlerine 1966’da İzmir’e tayin edildiğinde başladı. İzmir’de kurduğu "Işık Evleri" olarak bilinen ve öğrenci yetiştirmeye dayalı yapı, cemaatin devlet içindeki örgütlenmesinin temellerini oluşturdu.
Siyasetle İlişkiler ve Gülen'in Yükselişi
Gülen’in siyasi hayatla olan yakın ilişkisi, 1970'lerin sonlarına doğru belirgin hale gelmeye başladı. Dönemin siyasetçileriyle yakın temaslar kuran Gülen, özellikle Turgut Özal ve Süleyman Demirel gibi isimlerle sık sık görüşüyordu. Gülen’in cemaat yapılanması, bu dönemde hızla büyümeye başladı ve Türkiye’de eğitim, sağlık, medya gibi pek çok sektörde etkili oldu.
Gülen’in cemaat yapılanması, devlet içinde kritik noktalara sızma stratejisini izledi. 1990’larda siyasette güç kazanmaya başlayan Gülen, "hoşgörü" ve "dinler arası diyalog" gibi temalarla topluma hitap etti. Bu dönemde Papa 2. Jean Paul ile yaptığı görüşme ve yurtdışındaki okullarıyla uluslararası alanda da tanınmaya başladı.
1990'ların sonuna doğru devlet içindeki örgütlenme faaliyetleri, bazı emniyet ve yargı mensupları tarafından soruşturulmaya başlandı. Ancak bu süreçte Gülen, ABD’ye yerleşti. 1999’da sağlık sorunlarını gerekçe göstererek ABD’ye giden Gülen, ABD’nin Pensilvanya eyaletinde hayatını sürdürdü ve Türkiye’ye bir daha geri dönmedi.
AK Parti İktidarı ve Gülen'in Güç Kazanması
AK Parti’nin 2002'de iktidara gelmesiyle Gülen cemaati devletin birçok kademesinde etkisini artırmaya başladı. Gülen’e yakın kadrolar, özellikle emniyet, yargı ve eğitim kurumlarında önemli görevler aldı. Cemaat, bu dönemde "Hizmet Hareketi" adı altında faaliyet gösterdi ve geniş bir medya ağı kurarak Türkiye’deki etkisini pekiştirdi. 2004'te Gülen'i tehdit olarak gören MGK kararı AK Parti hükümeti tarafından imzalanmasına rağmen uygulanmadı ve cemaat, devlet içinde daha da güçlendi.
2007'den itibaren, Ergenekon ve Balyoz gibi davalarla birlikte Gülen'e yakın savcılar ve polis şefleri, devlet içinde güçlerini artırdı. Bu operasyonlar, cemaatin devlete sızma stratejisinin zirveye ulaştığı dönem olarak tarihe geçti. Gülen’in etkisi o kadar arttı ki, hükümetle olan ilişkisi adeta bir ortaklık seviyesine ulaştı.
17-25 Aralık Süreci: Kopuşun Başlangıcı
2013 yılı, AK Parti ve Gülen cemaati arasındaki ilişkilerde dönüm noktası oldu. AK Parti’nin dershaneleri kapatma kararı, cemaatin en önemli gelir kaynaklarından birini ortadan kaldıracağı için büyük tepkiye yol açtı. Cemaatin bu karara yanıtı, 17-25 Aralık 2013’te gerçekleşen yolsuzluk ve rüşvet operasyonları oldu. Dönemin bakanlarının ve üst düzey hükümet yetkililerinin yolsuzluk iddialarıyla gözaltına alınması, Gülen ve AK Parti arasındaki çatışmayı doruğa taşıdı.
Erdoğan, bu operasyonları "paralel devlet yapılanması" olarak nitelendirdi ve Gülen yapılanmasını devletin bir numaralı düşmanı ilan etti. Cemaatin devlet içindeki gücü hızla tasfiye edilmeye başlandı ve Gülen’e bağlı kadrolar görevlerinden alındı.
15 Temmuz Darbe Girişimi ve FETÖ
15 Temmuz 2016’da, Türkiye, Gülen cemaatine bağlı subayların düzenlediği bir darbe girişimiyle sarsıldı. O gece 250'den fazla insan hayatını kaybetti, binlerce kişi yaralandı. Darbe girişimi, Gülen’in uzun yıllardır örgütlediği ve devletin çeşitli kademelerine yerleştirdiği kadroların zirveye ulaşan gücünü gözler önüne serdi. Başarısız darbe girişiminin ardından Türkiye’de FETÖ’ye karşı dev bir temizlik operasyonu başlatıldı. Yüz binlerce kişi gözaltına alındı, görevlerinden uzaklaştırıldı ve FETÖ ile bağlantılı olduğu iddia edilen kuruluşlar kapatıldı.
Fethullah Gülen’in ABD’deki Sürgün Hayatı ve Ölümü
Fethullah Gülen, darbe girişiminden sonra ABD’de yaşamaya devam etti. ABD’nin Pensilvanya eyaletinde bir çiftlikte yaşayan Gülen, son yıllarda sağlık sorunlarıyla mücadele ediyordu. Gülen’in ölümü, cemaat içinde güç boşluğu ve liderlik sorularını gündeme getirdi. Gülen sonrası cemaatin nasıl şekilleneceği, liderliğini kimin devralacağı halen belirsizliğini koruyor. Ancak cemaatin Türkiye’deki gücü zayıflasa da, dünya genelinde, özellikle Orta Asya, Afrika ve Avrupa’daki etkinliği devam ediyor.
Hizmet Hareketinden "Hain" İlan Edilmesine
Gülen’in yaşamı, bir dönem "Hizmet Hareketi" adı altında övgüyle anılırken, 15 Temmuz sonrası "hain" olarak nitelendirilen bir lider olarak tarihe geçti. Türkiye’deki etkisi azalmış olsa da, Gülen’in yurtdışındaki okulları, medya kuruluşları ve dernekleri üzerinden küresel etkinliğini sürdürmeye çalıştığı biliniyor. Gülen’in ölümüyle birlikte cemaatin geleceği ve Türkiye ile olan ilişkilerinin nasıl şekilleneceği ise merak konusu olmaya devam ediyor.
Fethullah Gülen’in ardında bıraktığı miras, hem Türkiye’nin siyasi tarihinde hem de devlet içindeki sızıntı tartışmalarında önemli bir yer tutuyor. Gülen, yaşamını ABD’de sürdürdüğü 25 yıl boyunca sürekli bir tartışma figürü oldu ve ölümüyle birlikte bu tartışmalar daha da derinleşti.
Kaynak: Gökher Tahincioğlu / t24