“Etki ajanlığı" suçlaması kimleri, nasıl hedef alabilir?
Prof. Dr. Akdeniz: “Sivil toplum ve basın daha çok yargılamayla karşılaşacak”
“Etki ajanlığı" suçlaması kimleri, nasıl hedef alabilir?
ANKARA —
Türkiye’de gündeme gelen “etki ajanlığı" suçlamasıyla ilgili olası yasal düzenleme hazırlığı, sivil toplum kuruluşları ve gazetecileri hedef alacağı gerekçesiyle endişeye neden oluyor.
İktidardaki AK Parti ve ortağı MHP, yargı alanında “reform” gerekçesiyle yeni yasa değişikleri gündeme getirmeye hazırlanıyor.
TBMM’ye “9'uncu Yargı Paketi” adıyla sunulacak düzenlemeyle Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 339’uncu maddesinden sonra gelmek üzere eklenmesi önerilen taslağın 22’nci maddesi “etki ajanlığı” suçlamasını içeriyor. Bu madde, demokrasiyi ve ifade özgürlüğünü olumsuz etkileyeceği gerekçesiyle özellikle muhalefet çevrelerinde eleştiriliyor.
‘Başka devlet adına çalışıp Türkiye aleyhine kamuoyu oluşturanları’ yargılamayı amaçlayan ‘etki ajanlığı” ilgili bir düzenleme yapılacağı, Yeni Şafak gazetesinin 5 Mayıs tarihli haberiyle gündeme gelmişti.
ANKA haber ajansı da söz konusu düzenlemeyle, devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda Türk vatandaşları veya kurum ve kuruluşları ya da Türkiye’de bulunan yabancılar hakkında araştırma yapan veya yaptıranlar hapis cezası ile cezalandırılabileceğini bildirmişti.
VOA Türkçe’nin görüş aldığı uzman isimler ve meslek örgütü temsilcilerine göre taslağın yasalaşması, öncelikle gazeteciler için yeni suçlamalara gerekçe oluşturacak ve baskı unsuru olarak kullanılabilecek.
Prof. Dr. Akdeniz: “Sivil toplum ve basın daha çok yargılamayla karşılaşacak”
İfade Özgürlüğü Derneği (İFÖD) kurucusu ve insan hakları hukuku uzmanı Prof. Dr. Yaman Akdeniz, şimdi “etki ajanı” düzenlemesini eleştirdiği için çok yakın gelecekte hem dezenformasyon suçlamasıyla hem de yasalaştığı anda etki ajanı olarak suçlanabileceğine dikkat çekiyor. Akdeniz’e göre, yasada belirtilen amaç farklı görünse de, uygulamada sivil toplum kuruluşları ve basın mensupları suçlamalarla karşı karşıya kalabilecek.
“‘Etki ajanlığı’ suçlama yasalaşırsa Putin'in, dış yardım alan STK'ları ‘yabancı ajan’ olarak tanımlayan Rusyasına daha fazla benzeyeceğiz” diyen Akdeniz taslağı Ekim 2022’de yürürlüğe giren “dezenformasyonla mücadele” yasasına benzetiyor.
Akdeniz, “hatalı bilgiyi alenen yayma” suçlamasında olduğu gibi gazetecilere ve ifade özgürlüğünü kullananlara davalar açılabileceğini düşünüyor. Akdeniz’e göre yabancı kaynaklı medya ve fon alan tüm sivil toplum kuruluşları birden bire hedef haline gelebilecek, “dezenformasyon” suçunda olduğu gibi yasada yazanla uygulama tamamen farklı olacak. Yaman Akdeniz, “Amaç her zaman olduğu gibi korkutmak ve susturmak olacak. Seçim sonrasında yumuşama beklenirken, değişen bir şey yok” diyor.
RSF: “Dezenformasyon yasası, 18 ay içinde 30’dan fazla gazeteciye karşı kullanıldı”
Yasa taslağıyla ilgili bir bildiri yayınlayan Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF), düzenlemeyi, Türkiye’de son on yıldaki otoriterleşme eğilimindeki son halka olarak gördüğünü açıkladı.
Taslağı “yasalaştırmama” çağrısında bulunan örgüt, “Gazetecilerin etki ajanlığıyla suçlanması, Türkiye'de özgür, çoğulcu ve bağımsız gazeteciliğin uygulanmasını daha da zayıflatma riski taşımaktadır” uyarısını paylaştı.
Bildiride, Ekim 2022’de yürürlüğe giren “dezenformasyon” suçunun 18 ay içinde 30’dan fazla gazeteciye karşı kullanıldığı hatırlatıldı.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan, RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, “Ne yazık ki tasarıda, kanunun suistimal edilmesini önleyecek hiçbir güvence yok. Bu geniş ve muğlak ifadeli yasa kabul edilirse, yetkilileri rahatsız eden herhangi bir gazeteci, yabancı bir ülkenin çıkarlarını desteklediği iddia edilen bir etki ajanı olarak kolayca hedef alınabilir” dedi.
Önderoğlu’na göre, basın ve ifade özgürlüğünün baskılanarak, eleştirilere engel olmayı hedefleyen bu düzenleme, Türkiye’de gün geçtikçe artan otoriterleşme eğiliminin yeni bir halkası.
Gazeteciler Cemiyeti: “Yabancı bir devletin ya da organizasyonun çıkarını kim belirleyecek?”
Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Yusuf Kanlı, düzenlemenin Anayasa’nın pek çok ilkesine aykırılık içerdiğini ve TBMM’ye getirilmesi ihtimaline karşı meslek örgütlerini birlikte hareke etme çağrısında bulunduklarını söyledi. Kanlı, “Demokratik, özgürlükçü, insan haklarına dayalı bir hukuk devleti isteyen herkes bu taslak karşısında güçlü şekilde durmalı, TBMM’ye dahi gelmeden çöpe atılmasına karşı ortak bir duruş ve gayret göstermeliyiz” dedi.
Gazeteciler Cemiyeti’nin Avrupa Birliği (AB) desteğiyle yürüttüğü “Medya için Demokrasi, Demokrasi için Medya” projesinin de koordinatörlüğünü yürüten Kanlı, VOA Türkçe muhabirine, “Günümüzde başta Rusya ve son günlerde Gürcistan’da gördüğümüz “önce güvenlik/öncelikle güvenlik” söyleminin Türkiye’de de vücut bulmasından ciddi endişe duymaktayız. Her farklı, aykırı, istenmeyen veya çatışan düşünce bir ajanlık faaliyeti değildir, olmamalıdır” dedi.
Her fikrin, devlet politikasıyla uyuşamayacağının altını çizen Kanlı, “taslak yasalaşır ise Türkiye’de kimse iktidarın iç veya dış siyasetine, hatta emekli aylıklarının azlığına karşı tek söz söyleyemez. Getirir ise ‘etki ajanlığı’ ile suçlanabilir. Bu düzenleme, ‘tek tip’ düşünce dayatmasıdır” dedi.
Yusuf Kanlı, taslaktaki “suç” tanımının ise belirsiz bırakıldığının altını çizerek, “İç ve dış siyasal yararlar öyle geniş tutulmuş ki, iktisadi, mali, teknolojik, kamu sağlığı, siber alan, kritik alt yapılar, enerji ve kültür gibi diğer ‘yararlar’ suçun maddi konusunu oluşturabilecek. Yabancı bir devletin veya organizasyonunun stratejik çıkarlarını bu teklife göre kim belirleyecek?” dedi.
Çağdaş Gazeteciler Derneği: “Bu yeni suç düzenlemesi girişimine karşı mücadele vereceğiz”
Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Genel Başkan Yardımcısı Ceren Bayer de, VOA Türkçe’ye yaptığı değerlendirmesinde, “Etki ajanlığı düzenlemesi de tıpkı dezenformasyon yasası gibi soyut, yoruma açık, kişisel kanaatlerle sonuç alınabilecek bir düzenleme olacak gibi gözüküyor” dedi.
Bayer, VOA Türkçe’ye değerlendirmesinde, Ekim 2022’den bugüne yürürlükteki dezenformasyonla mücadele gerekçeli “hatalı bilgiyi alenen yayma suçu” hükmünü anımsattı. O süreçte ÇGD’nin de dahil olduğu “Medya Dayanışma Platformu” çatısı altında bu yeni suça karşı mücadele yürütüldüğünü kaydeden Bayer, şimdi de yine diğer meslek örgütleriyle dayanışma halinde bu “etki ajanlığı suçu” şeklindeki yeni suç yaratma girişimine karşı çıkacaklarını açıkladı.
Ceren Bayer, “İktidarın Dezenformasyon Yasası olarak tanımladığı, bizlerin ise sansür yasası dediğimiz mevcut düzenleme, haber yapma özgürlüğümüzü kısıtladığı kadar halkın haber alma hakkını da kısıtladı ama ne yazık ki bir geri adım atılmadı. Daha bununla tam olarak baş edememişken ‘etki ajanlığı’ tartışılmaya başlandı. Bu aslında bizi, dezenformasyon yasasından daha da zorlayacak bir düzenleme” görüşünü aktardı.
Bayer “Her ne kadar iktidar kanadından görüştüğümüz isimler, düzenlemenin yabancı uyruklu olup ya da çifte vatandaş olup Türkiye'ye zarar verecek propaganda yapan isimlere yönelik olduğunu söylese de, düzenleme o kadar soyut ve yoruma açık ki herkesi etkileyebilir. Hepimiz, örneğin rapor yazanlar, her an etki ajanı olarak yaftalanabiliriz. İktidar, teklif komisyonda görüşülürken gerçek niyeti neyse anlatmakla yetinmemeli ve mutlaka belirgin sınırlarını çizmeli. Aksi takdirde Türkiye'de zaten bir cendere altında ve büyük risklerle yapılan gazetecilik biraz daha kısıtlanmış olacak” diye konuştu.
Türkiye Gazeteciler Sendikası: “Gazetecilik çabasını devam ettiren kurumlar risk altında”
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Sekreteri Banu Tuna “Düzenleme yasalaşırsa ülkede bağımsız gazetecilik yapmakta olan, geriye kalan birkaç kurum da risk altına girecek demektir” dedi.
Dezenformasyon yasasıyla medya üzerindeki yargı baskısının zaten arttırıldığına dikkat çeken Tuna, “etki ajanlığı” düzenlemesinin yasalaşması halinde “medyanın dört bir yandan kuşatılmış olacağını” söyledi.
Düzenlemenin, iktidarın menfaatleriyle çelişen her türlü duruma karşı kullanılabileceğini söyleyen Tuna, bu görüşünü şöyle örneklendirdi:
“Örneğin Akkuyu Nükleer Santrali’nde olumsuz bir gelişme haberleştirildiğinde etki ajanlığı suçlaması getirilebilecek. Çünkü başka bir ülkenin çıkarları doğrultusunda bilgi edinmek ve bilgi yaymak suç kabul ediliyor. Akkuyu’nun bulunduğu Mersin, Akdeniz kıyısında bir şehir. Dolayısıyla nükleer sızıntı ihtimali, Akdeniz'e kıyısı olan diğer ülkeleri de ilgilendiren bir mesele. Şimdi bu haberleştirildiğinde biz başka bir ülkenin menfaati için mi hareket etmiş sayılacağız? Başka bir ülkenin menfaatiyle Türkiye toplumunun çıkarları örtüştüğünde ne olacak?”
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Sekreteri Banu Tuna da, BBC, AFP, Reuters gibi kuruluşlarda örgütlü olduklarını anımsatarak, suç metni çok muğlak olduğu için yabancı medya kuruluşlarında çalışanlar da dahil olmak tüm gazetecileri ve herhangi bir konuda iktidar politikasına karşı çıkanları suçlama olanağı sağlayabileceğini vurguladı.
DİSK Basın-İş: “Anayasa’ya aykırı bu düzenleme TBMM’ye hiç gelmemeli’
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan, DİSK’e bağlı Basın-İş Sendikası Genel Başkanı Turgut Dedeoğlu, “Başta araştırmacı gazetecilik, diplomasi olmak üzere uzman gazetecilik alanları, Avrupa Birliği veya başka dış finansman kaynağı kullanan dernek ve oluşumlar, yabancı medya mensupları, yabancı medyaya bağlı çalışan Türk gazetecilerin bu yasa düzenlemeden etkileneceğini açıkça görmekteyiz” dedi.
Düzenlemede, anayasanın tam 17 maddesine aykırılık tespit ettiklerini ve bu nedenle hukuken hayata geçirilmemesi gerektiğini söyleyen Dedeoğlu “Bu kapsamda DİSK Basın İş Sendikası, demokratik, özgürlükçü, insan haklarına dayalı devlet talep eden herkesi, bu suç teklifi karşısında güçlü şekilde durmaya ve TBMM’ye dahi gelmeden geri çekilmesi için biraraya gelmeye davet ediyoruz. Özgürlüğü hiçe sayan bu düzenlemenin bir daha hiç geri gelmemek üzere çekildiğinin açıklanmasını bekliyoruz” diye ekledi.
MHP lideri Bahçeli: “Düzenlemeden rahatsız olanlar incelenmelidir”
AK Parti’nin henüz yeni yargı paketini TBMM’ye ne zaman sunulacağı açıklık kazanmadı. Ancak ortağı MHP, bizzat lideri Bahçeli’nin sözleriyle “etki ajanlığı” düzenlemesine sahip çıktı.
Devlet Bahçeli, “Meclis gündemine gelecek olan dokuzuncu yargı paketinde, casusluk suçu ilgili yeni düzenlemeden rahatsız olanlar çok iyi araştırılıp incelenmelidir. Yurt içinden ve yurt dışından hain FETÖ’cülerin, onlara sözcülük yapan satılmış, devşirilmiş sözde gazetecilerin bedel ödemesi yakındır ve kaçınılmazdır” dedi.
Ekim 2022’de, kamuoyunda “dezenformasyon yasası” olarak anılan düzenlemeyle Türk Ceza Kanunu’na “hatalı bilgiyi alenen yayma” suçunun eklenmesinde de MHP aktif rol oynamıştı.
O dönemde AK Parti Grubu, gazetecilik meslek örgütlerinin karşı çıkması üzerine, doğrudan hapis cezası yerine ilk önce adli para cezası verilerek kademeli getirilebileceğini açıklamıştı.
Ancak AK Parti’yle MHP’nin ortaklaşa imza attığı "dezenformasyon yasası”, Bahçeli’nin medya ve sosyal medya kuruluşlarına yönelik sert açıklamaları eşliğinde, iki parti milletvekillerinin oylarıyla TBMM’den geçmiş ve Ekim 2022’de yasalaşmıştı.
Yıldız Yazıcıoğlu / VOA