Daron Acemoğlu Nobel'e Giden Yolda İpucunu Vermişti: Güçlü Devlet İçin Demokrasi Şart
Demokrasiyi Tehdit Eden Üç Ana Neden
Daron Acemoğlu Nobel'e Giden Yolda İpucunu Vermişti: Güçlü Devlet İçin Demokrasi Şart
YEREL GÜNDEM / ANKARA
Ekonomi dünyasında uzun süredir tartışılan demokratik kurumların refaha etkisi tezi, Nobel Ekonomi Ödülü ile bir kez daha gündeme geldi. Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Simon Johnson ve James A. Robinson ile birlikte Nobel Ekonomi Ödülü'ne layık görüldü. İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi tarafından verilen ödülün gerekçesi ise "Bir ülkenin refahı için toplumsal kurumların önemini ortaya koymaları" olarak açıklandı. Acemoğlu, bu tezinin temelini yıllar önce KARAR yazarı Taha Akyol’a verdiği bir röportajda dile getirmişti: "Güçlü bir devlet için demokrasinin ve özgürlüğün korunması şart."
Demokrasi ve Özgürlüğün Önemi
Acemoğlu, Taha Akyol ile yaptığı röportajda, demokrasinin bir ülkenin refah seviyesini nasıl etkilediğini ve özgürlüğün korunması için güçlü devletler ve güçlü toplumların gerekliliğini vurgulamıştı. "Özgürlüğü korumak için güçlü bir devlete olduğu kadar güçlü bir topluma da ihtiyaç vardır. Ancak bunların arasında sürekli bir rekabet olmalıdır," diyerek, toplum ile devlet arasındaki dinamik ilişkiye dikkat çekmişti.
Demokratik olmayan sistemlerin ekonomik performansı ile karşılaştırıldığında demokrasilerin daha sürdürülebilir bir refah yarattığını belirten Acemoğlu, bunun nedenlerini "Dar Koridor" kitabında detaylı bir şekilde açıklıyor. Ona göre, demokratik kurumlar işlevsel olmadığında, otokratik liderlerin popülaritesi hızla artabiliyor. Bu popülizm dalgası, birçok ülkede demokrasiyi tehdit eden başlıca faktörlerden biri olarak öne çıkıyor.
Demokrasiyi Tehdit Eden Üç Ana Neden
Taha Akyol’un sorularını yanıtlarken demokrasiyi tehdit eden üç ana nedeni sıralayan Acemoğlu, ilk olarak ekonomik büyümenin eşitsiz şekilde paylaşılmasını vurguluyor. "Son kırk yılda önemli ekonomik büyümeler oldu, ancak bu kazanımlar adil bir şekilde dağıtılmadı. Bu durum, toplumda hoşnutsuzluk yarattı ve bu hoşnutsuzluk demokratik kurumlara olan güveni zedeledi," diyen Acemoğlu, ikinci olarak uluslararası sahnede Çin ve Rusya gibi otokratik rejimlerin etkisinin otokratları güçlendirdiğine dikkat çekiyor. Üçüncü tehdit ise teknolojik gelişmelerin otokratlara yeni sansür ve baskı araçları sunduğu gerçeği.
Demokrasi Zor Bir Dönemden Geçiyor
Acemoğlu, demokrasinin günümüzde zor bir dönemden geçtiğini, otoriter popülizm ve diktatörlük eğilimlerinin dünya genelinde güçlendiğini belirtiyor. Ancak buna karşın, her ülkenin kendi kaderini şekillendirebileceğini savunan Acemoğlu, demokrasilerin gelecekte daha güçlü hale gelebileceğini öngörüyor.
"Demokrasi sadece anayasalarla korunamaz," diyen Acemoğlu, insanların siyasette aktif olmalarının, kolektif eylemler yapmalarının ve oy verme haklarını kullanmalarının demokratik kurumların sağlıklı işlemesi için hayati öneme sahip olduğunu belirtiyor.
Türkiye’de Demokrasi ve Kurumlar
Türkiye hakkında da değerlendirmelerde bulunan Nobel ödüllü ekonomist, Türkiye’nin demokratik kurumlarının güçlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. "Türkiye, devletin ve seçkinlerin gücüne göre toplumun çok zayıf olduğu ülkelerin klasik bir örneğidir. Güçlü bir toplum olmadan, demokratik kurumların işleyişi sekteye uğrar," diyen Acemoğlu, özellikle yargı sisteminin güçlendirilmesi gerektiğini belirtiyor. Türkiye ekonomisinin son yıllarda büyümesine rağmen, verimlilik artışının çok düşük olduğunu vurgulayan Acemoğlu, bunun nedenini teknolojik ilerlemenin sınırlı olmasına ve yatırımların büyük ölçüde inşaat sektörüne yönlendirilmesine bağlıyor.
Nobel'e Giden Yolun Sırrı
Daron Acemoğlu'nun yıllar önce Taha Akyol’a verdiği röportaj, bugün Nobel Ekonomi Ödülü ile taçlanan tezinin temel ipuçlarını taşıyordu. Demokrasi, özgürlük, güçlü toplum ve güçlü devlet arasındaki hassas dengeyi anlatan bu tez, bir ülkenin refah seviyesinin demokratik kurumların işleyişi ile doğrudan bağlantılı olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Acemoğlu’nun Nobel yolculuğu, demokrasinin ve güçlü kurumların sadece ekonomi için değil, toplumsal refah ve özgürlük için de vazgeçilmez olduğunu bir kez daha gösterdi.
What's Your Reaction?