CHP’de parti içi demokrasi
CHP’nin tabanı ve üyeleri, parti üst yönetiminde daha etkili biçimde temsil edilebilirdi.
CHP’de parti içi demokrasi
Örsan K. Öymen yazdı
CHP’de, parti içi demokrasi sorunu çözülmeden gerçekleşen tüm kongrelerin ve kurultayların, partiye de ülkeye de bir yarar sağlaması olanaksızdır.
CHP’nin halka açılmasının tek yolu tüm üyelere açılmasıdır. Üyelerine kapalı olan bir siyasi partinin, halka açılıp geniş kitlelere ulaşması da olanaklı değildir.
Bu çerçevede, bir önceki CHP yönetiminin gerçekleştirmeyi planladığı tüzük kurultayı, 4-5 Kasım 2023 tarihlerinde gerçekleşen 38. olağan kurultaydan önce gerçekleşseydi, farklı bir kurultay sonucu ortaya çıkabilir, CHP’nin tabanı ve üyeleri, parti üst yönetiminde daha etkili biçimde temsil edilebilirdi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 38. olağan kurultaydan önce yaptığı açıklamalarda, tüzük kurultayının, eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve yönetimi tarafından, 38. olağan kurultaydan sonraki bir tarihe ertelenmesini eleştirmişti.
Ancak Özgür Özel’in genel başkan seçilmesinden sonra, kendisini destekleyen bazı milletvekilleri, tüzük kurultayının 2024 belediye seçimlerinden sonrasına ertelenmesi gerektiğini ifade etmeye başladılar!
Özgür Özel’in, parti içi demokrasi çağrısı yaparken samimi olup olmadığını, antidemokratik bir tüzükle yetkiyi ele geçirdikten sonra, tüzüğü zamanında değiştirip değiştirmeyeceğini hep birlikte göreceğiz.
***
CHP’nin tüm üyelere açılmasının ve kendi tabanını temsil etmesinin yolları bellidir.
İlçe ve il başkanlarının ve yönetimlerinin, ilçedeki ve ildeki tüm üyeler tarafından seçilmesi; genel başkan ve parti meclisi üyelerinin de, tüm illerdeki ve ilçelerdeki üyelerin tamamı tarafından seçilmesi ve delegelik sisteminin bertaraf edilmesi, önemli bir çözüm yoludur.
Delegelik sistemi korunarak bir demokratikleşme süreci gerçekleşecekse, ilçe delegelerinin seçildiği ve sade üyelerin oy kullanabildiği tek kongre olan, ancak siyasi partiler yasası gereği yargı denetiminin olmadığı, mahalle kongrelerinin demokratikleşmesi; bu kongrelerin gerçek bir kongre formatında yürütülmesi; buradaki usulsüzlüklerin ve antidemokratik uygulamaların, iç yönetmeliklerle ve etkili bir denetim mekanizmasıyla önlenmesi gerekmektedir.
Çünkü ilçe yönetimini ve il kongresi delegelerini seçen ilk delegeler bu kongrelerde, üyeler tarafından seçilmektedir. Daha sonra üyeler bir daha oy kullanma hakkına sahip olamamaktadırlar; tüm seçimler delegeler üzerinden yürütülmektedir. İl kongrelerinde il delegeleri, il yönetimini ve kurultay delegelerini seçmektedir, kurultay delegeleri de, kurultayda, parti meclisi üyelerini ve genel başkanı seçmektedirler.
Mahalle kongrelerinde süreç antidemokratik bir biçimde başladığında, bu zincirleme bir biçimde, yukarıya kadar devam etmektedir.
Bunun dışında, tüm üyelerin aday olabileceği çarşaf liste ile mahalle, ilçe ve il kongrelerinde ve kurultayda seçime gidilmesi zorunlu kılınmalı, delege ağalarının ve delege mühendislerinin işini kolaylaştıran blok liste uygulaması tamamıyla kaldırılmalıdır.
Kongrelerde ve kurultayda, birden fazla ilçe ve il başkanı ve genel başkan aday adayına, aday olabilmeleri için imza verilebilmeli; böylece bir veya iki adayın, delege üzerinde kurulan baskıyla bir imza tekeli yaratması engellenmeli; tüm adaylar kürsüye çıkıp delegelere düşüncelerini, ilkelerini, hedeflerini anlatabilmeli; delegeler de kararlarını buna göre vermelidirler.
Partinin milletvekili, belediye başkanı ve belediye meclis üyesi adayları, yüzde 5 oranında bir genel merkez kontenjanı hariç tutulmak koşuluyla, tüm üyelerin oy kullanabildiği bir önseçimle belirlenmelidir.
Parti üyelerinin, partinin temel ilkeleri, ideolojisi, programı ve tüzüğü hakkında bilgi ve bilinç sahibi olmalarını sağlayacak parti içi eğitim süreci mutlaka etkin kılınmalı; öncelikle bu eğitimi verecek eğitmenler yetiştirilmeli; en az üç ay sürecek bir parti içi eğitim sürecinden geçmeyen üyelerin, aktif üyelikleri sonlandırılmalı, bu üyeler pasif üye haline getirilmelidir.
Örsan K. Öymen / cumhuriyet