Berlin-Moskova hattındaki hibrit savaşın şifreleri
Almanya'nın müttefikleriyle ilişkisi darbe aldı mı?
Berlin-Moskova hattındaki hibrit savaşın şifreleri
Berlin-Moskova hattında Rusya'nın casusluk girişimi ile patlak veren kriz nedeniyle gerilim tırmanıyor, karşılıklı suçlamalar havada uçuşuyor.
Kremlin, Almanya'nın "Rus hedeflerine saldırı hazırlığı yaptığını" iddia ediyor. Hatta Rus televizyonlarında Kırım Köprüsü'nün vurulması halinde Rusya'nın Almanya'da hangi hedefleri vurabileceği tartışılıyor. Berlin ise Rusya'yı Almanya'ya karşı "hibrit savaş" yürütmekle suçluyor. Alman hükümeti, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in dezenformasyon kampanyaları ile Almanya'da siyasi ve toplumsal kutuplaşmayı tırmandırmak istediğine işaret ederek "Putin'in oyununa gelinmemesi" çağrısı da yaptı.
Peki, Kremlin'in gerilimi tırmandırma hamlesinin gerisinde hangi hesaplar yatıyor? Rusya, üst düzey Alman komutanların gizli toplantısının ses kaydını basına sızdırmakla ne gibi sonuçlar elde etmeyi amaçladı? Berlin'in karşı hamleleri ne anlama geliyor? Almanya'nın ülke savunmasındaki en kritik kurumlarında güvenlik zaafiyeti mi var?
Beş soruda Almanya ile Rusya arasında tırmanan gerilimi mercek altına aldık:
1. Kremlin, gerilimin fitilini nasıl ateşledi?
1 Mart 2024, Almanya-Rusya ilişkilerinde "Taurus dinleme skandalının yaşandığı gün" olarak tarihe geçecek.
Alman ordusu Bundeswehr'in "en gözde komutanlarından" biri olarak görülen Hava Kuvvetleri Komutanı Ingo Gerhartz'ın da konuşmacı olduğu bir videokonferansın yaklaşık 38 dakikalık ses kaydı, Kremlin tarafından yoğun bir dezenformasyon kampanyası eşliğinde basına sızdırıldı. Alman komutanların konuşmaları, "Almanya Rus hedeflerini vurmaya hazırlanıyor", "Almanya Kırım Köprüsü'ne terör saldırısı planı yapıyor" ve "Almanya Rusya ile savaşa hazırlanıyor" gibi söylemlerle çarpıtılarak kamuoyuna aktarıldı.
Oysa paylaşılan ses kaydında Alman komutanlar, herhangi bir saldırı planı yapmıyor. Taurus füzelerinin verilmesi durumunda, Ukrayna'nın bunları hangi hedefleri vurmak için kullanmak isteyeceği, bu misyonların planlama aşamasında Alman askerlerinin bir görev üstlenmek zorunda kalıp kalmayacakları, Almanya'nın savaşa müdahil olmadan bu füzelerin Ukrayna'ya verilip verilemeyeceği ve verilmesi yönde siyasi bir karar alınması durumunda füzelerin ne zaman teslim edilebileceği konuşuluyor.
Kremlin'in 19 Şubat'taki toplantının ses kaydını iki hafta sonra yoğun bir dezenformasyon kampanyası eşliğinde servis etmiş olması, Berlin'de bu hamlenin en ince ayrıntısına kadara hazırlık yapılarak planlandığı algısını güçlendirdi. Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius da bu nedenle bunu, zamanlaması özenle seçilmiş bir "hibrit bir saldırı" olarak nitelendirdi.
2. Putin ne amaçlamış olabilir?
Alman siyasi gözlemcilerin büyük çoğunluğu bir konuda mutabık: Eski bir KGB ajanı olan Putin, son casusluk operasyonuyla hem Almanya'yı hem de Batı ittifakını zora soktu. Ele geçirdiği kozu, büyük ustalıkla aynı anda birden çok hedefe ulaşmak için kullanmayı başardı.
Bu hedeflerin ne olduğu konusunda da uzmanlar arasında genel bir mutabakat var. Buna göre Kremlin, cezaevinde ölen Rus muhalif lider Navalni'nin cenaze töreninden bir gün sonra sızdırdığı ses kaydıyla dikkatlerin Moskova'dan Berlin'e çevrilmesine, Putin'in muhaliflere uyguladığı baskının uluslararası gündemden düşmesini amaçladı.
Rusya üst düzey Alman komutanlarının dinlenebildiği mesajını vererek Almanya'yı güvenlik zaafiyeti içinde göstermek istedi. Alman siyasi partileri arasında, Ukrayna'ya verilecek askeri destek konusundaki görüş ayrılıkları ile ilgili tartışmaların daha da keskinleşmesine yol açtı. Ayrıca Alman kamuoyunda savaş konusundaki endişeleri bilen Putin, endişeleri daha da körüklemeyi hedefledi.
Moskova aynı zamanda Ukrayna'ya askeri desteğin nasıl güçlendirilebileceğine odaklanmış olan Batı ittifakınıngündemine darbe indirmiş oldu. Ukrayna'nın talep ettiği Taurus füzelerini vermemekte ısrar eden Almanya Başbakanı Olaf Scholz'u, Rusya'nın tehditlerine boyun eğiyormuş gibi göstererek zora soktu. Almanya ile Batılı müttefikler arasında görüş ayrılıkları ve güven bunalımı olduğu algısını da güçlendirdi.
3. Berlin, Moskova'nın hamlesine hangi stratejiyle yanıt veriyor?
Alman hükümeti, Cuma gününden bu yana Taurus dinleme krizinin yol açtığı siyasi hasarı hem içeride hem dışarıda kontrol etmeye, asgari düzeyde tutmaya çabalıyor. Bazı gözlemciler, Berlin'in çok dikkatli adımlar attığını, bu şekilde Putin'e, "Oyununu gördüm, ama bu oyuna gelmiyorum" mesajı verdiğini dile getiriyor.
Pazar günü kameraların karşısına geçen ve kamuoyunu bilgilendiren Savunma Bakanı Pistorius, Putin'in Almanya'ya karşı "hibrit savaş" yürüttüğünü söyledi. Alman kamuoyuna ve siyasetçilerine sağduyu çağrısı yapan Bakan Pistorius, Kremlin'in Almanya'yı kutuplaştırmaya, birliğini bozmaya, Ukrayna konusundaki kararlılığını da baltalamaya çalıştığını vurguladı. Alman Bakan, Putin'in oyununa gelmemek için buna kararlılıkla karşı koyulması gerektiğini" de sözlerine ekledi.
Pistorius bugün de Rusya'nın kaydını sızdırdığı toplantı ile ilgili olarak askeri istihbarat MAD tarafından yürütülen soruşturmanın ilk sonuçlarını açıkladı. Alman ordusunun iletişim sistemlerine, sunucularına bir sızmanın söz konusu olmadığını, askeri toplantıya Singapur'dan katılan yetkilinin, güvenli olmayan internet bağlantısı kullandığını ve bu olaya "kişisel hatanın" yol açtığını kaydetti.
Toplantıya katılan tüm yetkililerle ilgili olarak bir ön soruşturmanın başlatıldığını duyuran Bakan, bu aşamada görevden alma gibi herhangi bir kararın gündemde olmadığını da belirtti, "En iyi subaylarımdan hiçbirini Putin'in oyunlarına kurban etmeyeceğim" restini çekti.
4. Almanya'nın müttefikleriyle ilişkisi darbe aldı mı?
Alman ordusu mensuplarının Rusya tarafından dinlenebilmiş olması sadece Almanya'da değil Batılı başkentlerde de şok etkisi yarattı. Hem Alman hem uluslararası basında, skandalın müttefiklerin Alman kurumlarına güvenini sarstığı yönünde haberler yer aldı.
Hatta İngiltere'nin eski savunma bakanlarından Ben Wallace'in, Rus istihbaratının yoğun bir şekilde nüfuz ettiği Almanya'ya zaten güven duyulmadığı yönündeki açıklaması büyük yankı buldu. Ağustos 2023'e kadar savunma bakanlığı görevini yürüten Ben Wallace, The Times gazetesine verdiği demeçte Almanya için "Ne güvenli, ne de güvenilir" ifadelerini kullandı.
Alman Savunma Bakanı Pistorius ise bugünkü açıklamasında müttefik ülkelerdeki mevkidaşlarıyla telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini, gelişmeler hakkında onları bilgilendirdiğini, onların da kendisine "Almanya'ya güvenin sarsılmadığı" güvencesini verdiklerini anlattı.
ABD yönetimi de Taurus dinleme skandalını, "Rusların nifak tohumları ekmeye yönelik küstah girişimi" olarak tanımladı. ABD Ulusal Güvenlik Konseyi İletişim Direktörü John Kirby, Rusya'nın Batı'nın birlik içinde olmadığını göstermeye çabaladığını söyledi.
Ancak İngiltere'nin Ukrayna'ya Storm Shadows, Fransa'nın ise Scalp füzelerini göndermesine karşın Başbakan Olaf Scholz'un Ukrayna'ya uzun menzilli Taurus füzelerini göndermemekte direnmesinin müttefikler arasında rahatsızlığa yol açtığı uzun süredir biliniyor.
Scholz, son açıklamalarında da Taurusların Ukrayna'ya verilmeyeceğini kesin bir dille ifade etti. Fransa ve İngiltere'nin aksine, Almanya'nın Ukrayna'ya asker göndermeyeceğini söyleyen Scholz'un bu ifadeleri tepki çekmiş, bazı gizli bilgileri açığa vurmakla suçlanmıştı. Aslında Almanya, ABD'den sonra Ukrayna'ya en çok askeri yardımları yapan ülke konumunda. Ancak Scholz, Taurusların Almanya'yı Ukrayna-Rusya savaşına taraf bir ülke haline getirebileceği, ayrıca savaşın NATO-Rusya savaşına evrilebileceği endişesinden dolayı bu füzelerin Ukrayna'ya verilmesine yeşil ışık yakmıyor.
Almanya'da ana muhalefet bu kararında ısrar eden Scholz'un Rusya'nın tehditlerine boyun eğer bir görünüm sergilediğini iddia ediyor, sert ifadelerle eleştiriyor. Scholz'un koalisyon ortağı partilerinde de bu füzelerin Ukrayna'ya verilmesini savunan siyasetçiler var. Hatta Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, dün yaptığı açıklamada Ukrayna'nın Rusya'ya karşı kendisini savunmasına yardımcı olacak "tüm olanakların derinlemesine incelenmesi" gerektiğini savundu.
5. Almanya'nın Rus casusluk faaliyetlerine ve dezenformasyon kampanyalarına karşı koyma stratejisi yetersiz mi?
Almanya, Rusya'nın casusluk faaliyetlerine karşı koyma stratejisini Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı sonrasında gözden geçirmişti.
Alman İçişleri Bakanı Nancy Feaser, geçen yıl Haziran ayında iç istihbarattan sorumlu Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV) Başkanı Thomas Haldenwang ile birlikte yıllık BfV raporunu açıklarken Rusya'nın casusluk faaliyetlerinin çok daha arttığına işaret etmiş, Kremlin'in Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaşın aynı zamanda Almanya'nın iç güvenliği için de önemli bir dönüm noktası teşkil ettiğine vurgu yapmıştı. Oysa o dönem, Almanya zaten ülkede görevli 40 Rus diplomatını "istenmeyen kişi" ilan ederek sınır dışı etmişti.
Ancak BfV Başkanı Haldenwang, kritik bir noktaya dikkat çekerek Rusya'nın yöntemlerini değiştireceği, bunları değişen koşullara uyarlayacağı, gelecekte daha da gizli ve daha saldırgan davranacağı öngörüsünü dile getirmişti.
Bugün yaşananlar, Haldenwang'ın bu öngörüsünün ne kadar yerinde olduğunu gözler önüne seriyor. BfV, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısından bu yana Almanya'da "hasmane propagandanın" hiç olmadığı kadar artış kaydettiğine, Putin'in Rusya yanlısı grupları araçsallaştırarak eski Sovyetler Birliği ülkelerinden gelen, Almanya'da yaşayanları kendi safına çekmek için yoğun bir çaba içerisinde olduğuna dikkat çekiyor.
Haldenwang, "Putin bu insanları 'kendi Rusları', üzerlerinde nüfuz oluşturabileceği insanlar olarak görüyor" demişti.
Rusya'nın Alman güvenlik kurumlarına sızmayı çabaladığı da bir sır değil. Aralık 2022'de, Alman dış istihbarat teşkilatı BND'nin bir çalışanı "vatana ihanet şüphesiyle" tutuklandı. "Rusların BND'deki köstebeği" olarak adlandırılan ve Aralık 2023'ten bu yana Berlin'de yargılanan Carsten L.'nin hassas belgeleri Rus istihbarat servisi FSB'ye aktardığı iddia ediliyor. Ona yardım ettiği iddiasıyla iş insanı Arthur E. de Ocak 2023'te tutuklanmıştı.
Bugün Alman Funke medya grubuna açıklama yapan Federal İçişleri Bakanı Nancy Faeser, istihbarat ve güvenlik kurumlarında casusluğa karşı koyma önlemlerinin güçlendirildiğini anlattı, "Rus istihbaratına karşı koyma, istihbarat faaliyetlerinin odağı olmaya devam ediyor" dedi. Faeser ayrıca, "Rusya ve Devlet Başkanı Vladimir Putin'in propaganda aygıtının amacı devletimizi itibarsızlaştırmak, kamuoyu algısını manipüle etmek ve toplumumuzu bölmektir. Ancak bunda başarılı olmayacaklar" diye konuştu.
DW
What's Your Reaction?