Almanya'nın en büyük Müslüman kuruluşu: DİTİB

DİTİB'ten toplumsal sorumluluk beklentisi

Almanya'nın en büyük Müslüman kuruluşu: DİTİB

Almanya'nın en büyük Müslüman kuruluşu: DİTİB

Almanya'da 858 camisiyle en büyük Müslüman kuruluşu olan DİTİB 40'ıncı yaşını kutluyor. Sık sık eleştirilerin de odağı olan DİTİB'ten Almanya'nın beklentileri artıyor. Elmas Topcu'nun haberi.

33 yaşındaki Hasan Mutlu bir elinde çantası, diğerinde sertifikası iki yıl boyunca kendisiyle aynı eğitimi alan arkadaşlarıyla beraber fotoğraflarını çeken aile fertlerine gülümsüyor. Almanya'da doğup büyüyen Mutlu, Ankara'da ilahiyat eğitimini tamamlamasının ardından 2020 yılından beri Bavyera eyaletindeki Asbach-Bäumenheim'da din görevlisi olarak çalışıyor. İki yıl önce katıldığı Diyanet İşleri Türk İslam Birliği'nin (DİTİB) "hastanelerde İslami manevi rehber" programını da tamamlayan Hasan Mutlu, imamlığın yanı sıra kendi bölgesindeki hastanelerde manevi rehber olarak çalışacak. Mutlu ve diğer 10 mezun, Hristiyan meslektaşları gibi, görevli oldukları bölgelerde hastanelerde manevi desteğe ihtiyaç duyan kişiler ile ailelerine yardım edecek.  

Hastanelerde manevi destek, Almanya'daki en büyük Müslüman çatı kuruluşu olan Diyanet İşleri Türk İslam Birliği'nin (DİTİB) hizmetlerinden sadece biri. 5 Temmuz 1984'te 134 dernekle kurulan DİTİB bugün 858 camisi, bin 200 din görevlisi, 16 bölgede örgütlü 960 derneği ve 60 binden fazla fahri çalışanı ile Almanya'daki en önemli Türkiye kökenli kuruluş. Bundan tam 40 yıl önce Alman dernekler hukukuka göre kurulan DİTİB'in oluşumunda görev yapan emekli Ford işçisi Nihat Özkan, "Türkiye'nin köylerinden buraya düşmüştük. Bazılarımız yerin bin kat altında, fabrikalarda, dev makinelerin arasına kartonlar koyarak merdiven aralarında namaz kıldık" diye hatırlıyor ilk yıllarını.

Günümüzde ise DİTİB Almanya genelinde sadece ibadethaneleriyle değil hayır işlerinden cenaze fonuna, eğitimden hac ve umre hizmetlerine Türkiye kökenlilere pek çok hizmet sunuyor. DİTİB'in en çok ilgi gören hizmeti ise halk içinde "cenaze fonu" olarak tanınan Türkiye'ye cenaze nakli hizmeti. Genel Sekreter Kalyon, "Özellikle birinci ve ikinci nesil için cenaze nakil hizmetleri büyük öneme sahip. Cenaze Dayanışma Fonumuz'da fert bazında Almanya genelinde neredeyse bir milyon kayıtlı üyemiz bulunmakta" diye aktarıyor. Türkiye kökenlilerin sayısının üç milyon civarında olduğundan yola çıkılırsa onların yaklaşık üçte birinin buraya üye olduğu anlaşılıyor.

Genel Sekreter Kalyon'a göre yakın gelecekte ise şimdikinden daha büyük öneme kavuşacak alan iki alan var: İslami manevi rehberlik ve sosyal hizmetler. Kalyon, "Burada yetişen nesiller için bu iki alanın önemi daha da artacak. Önümüzdeki yıllarda en önemli ihtiyacın buralarda olacağı kanaatimdeyim. Dolayısıyla bizim de buralardaki çalışmalarımızı arttırmamız ve ihtiyaca daha iyi cevap vermemiz gerekiyor" diyor.

DİTİB'e yönelik eleştiriler nelerdi?

Federal sisteme sahip Almanya'da eğitimden sağlık ve güvenliğe pek çok alan eyalet yönetimlerinin sorumluluğunda. Bu nedenle pek çok dini dernek gibi DİTİB de faaliyetleri için 16 eyalet hükümetiyle işbirliği yapmak zorunda. Ancak DİTİB'in Ankara ve Diyanet İşleri Başkanlığı ile yakınlığı, dini otorite olarak Diyanet'i rehber alması ve din görevlilerinin Ankara'dan gönderilen Türk devlet memurları olması, yıllardır Almanya'da hükümetlerin ve kamuoyunun tepkisine neden oluyor. DİTİB'in Türk hükümetinin uzantısı gibi davrandığı eleştirileri de son yıllarda sık sık gündeme geliyor.

Özellikle darbe girişiminin yaşandığı 2016'dan beri bazı DİTİB imamlarının, cemaatlerindeki Gülen hareketi mensuplarının isimlerini ve bilgilerini not edip Ankara'ya yollaması, kimi camilerinde Afrin'e yönelik askeri harekat için toplu dualar edilmesi ve çocuklara asker giysisi giyidirilip oyuncak silahlarla Çanakkale Savaşı müsamereleri yaptırılması ve benzeri olaylar DİTİB'i sert eleştirin hedefi haline getirmişti. Kimi eyaletlerde bu yüzden DİTİB'in İslam din dersi hazırlık veya danışma komisyonlarındaki üyelikleri donduruldu. Cezaevlerinde manevi rehberlik yapan imamlara sıkı güvenlik denetimleri getirildi.

DİTİB ise şimdi yıllardır karşı karşıya kaldığı bu eleştirilerden kurtulmak, Ankara'dan bağımsız, Almanya'daki Türkiye kökenliler ve Müslümanlar için var olduğunu göstermek ve dini cemaat statüsü kazanmak amacıyla birtakım değişikliklere gitti. Bunlardan en önemlisi Almanya'da imam yetiştirme programı.  

Almanya'da imam yetiştirme programı

DİTİB yaklaşık beş yıl önce Almanya'da din görevlisi yetiştirme programını başlatmıştı. Bu kapsamda 58 din görevlisi yetiştiren cemaat, önümüzdeki sonbahardan itibaren de 75'i Türkiye'den 25'i Almanya'dan ilahiyat mezunu olacak şekilde yılda ek 100 imam daha yetiştirecek. Bu kişiler doğrudan DİTİB çalışanı olacak, Ankara'dan memur imamlar gönderilmeyecek. Kendi camilerinde ihtiyaç duyduğu binden fazla imamı burada yetiştirmesi zaman alacak olsa da bu proje Almanya'da olumlu karşılandı.

DİTİB'in merkezinin bulunduğu Köln'ün bağlı olduğu Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinin Başbakanlık Ofisi de DW Türkçe'ye açıklamasında imamların Almanya'da yetişecek olmasından memnuniyet duyduğunu ifade etti. DİTİB'in eyaletin İslam din dersi konusunda işbirliği yaptığı altı Müslüman kuruluştan biri olduğuna işaret eden Başbakanlık, DİTİB'in devletlerden bağımsız olması ve anayasanın öngördüğü temel hakları gözetme şartını yerine getirmesi gerektiğine de dikkat çekti. Açıklamada, "Bu nedenle Kuzey Ren-Vestfalya hükümeti, DİTİB ve üye cemaatlerinin, özellikle Türk hükümeti ve Diyanet ile bağını yakından izlemekte" ifadesine yer verildi. "Gerekli bulunması halinde Aralık 2023'teki gibi sorumlularla görüşüleceği ve tedbirlere başvurulacağı" da belirtildi. 

DİTİB Hamas'a karşı nasıl tavır aldı?

Hamas'ın İsraillileri hedef alan 7 Ekim saldırısı sonrası Almanya'daki diğer Müslüman kuruluşlarla birlikte DİTİB'in Hamas'a nasıl bir tavır alacağı tartışma konusu olmuştu. DİTİB ile birlikte diğer büyük Müslüman çatı kuruluşlarının yer aldığı Müslümanlar Koordinasyon Konseyi, 8 Ekim'de yaptığı açıklamada saldırıları başlatanın Hamas olduğunu vurgulayarak "Filistin ile İsrail halklarının onurlu bir şekilde varlığının garanti altına alınıp kalıcı barışın sağlanması" yönünde çözüm talep etti.

Ancak Müslüman çatı örgütleri, Hamas ile arasına mesafe koymadığı ve İsrail'in varlığını savunmadığı gerekçesiyle eleştirilerin hedefi olmaya devam etti.

Bunun üzerine Müslümanlar Koordinasyon Konseyi, 19 Ekim'de daha kapsamlı bir açıklama yaparak sivil ölümlerinin durdurulması ve iki devletli çözüm talebini tekrarladı. "Bazı siyasetçilerin kamuoyunda 'sanki Müslüman çatı örgütleri Hamas'ın saldırılarını kınamamış ve saldırılarla arasına mesafe koymamış' izlenimi yarattığı" belirtilen açıklamada buna son verilmesi istendi. Açıklamada, "Konsey, İsrail'deki sivillere yönelik Hamas terörünü kınıyor ve şiddete son verilmesi ve rehinelerin derhal bırakılması çağrısında bulunuyor" denildi. Almanya'daki sinagoglara yönelik saldırılar da kınanarak "Yahudi komşularımızla dayanışma içindeyiz. Antisemitizme toplumun ortasında yer yok" ifadeleri yer aldı.

DİTİB bu konuda kendi de bir açıklama yaptı. Filistinli sivillere yönelik saldırıların derhal durdurulmasını talep etti ve aynı zamanda "Filistin gibi İsrail'in de varlığının sorgulanamayacağı" ifadesine yer verdi. Böylece DİTİB'in Ankara'dan farklı olarak Hamas'ı sahiplenmediği ve İsrail'i "terör devleti" olarak nitelendirmediği dikkat çekti. Ancak bazı eyalet yönetimleri, DİTİB'in Almanca yayımladığı bu açıklamaların Türkçe'ye çevrilmediğini ve internet sayfasına koymadığını belirterek eleştirilerini sürdürdü. Bunun üzerine Aralık 2023'te büyük dini cemaatler Kuzey Ren-Vestfalya Başbakanlık Ofisi'ne yeniden çağrılarak açıklamalar ve tutumların cemaat ve derneklere aktarılması istendi. 

DİTİB'ten toplumsal sorumluluk beklentisi

DİTİB'in 40'ıncı yılında bu tartışmalarla birlikte Almanya'da bu kuruluştan beklentiler artıyor.

DİTİB'in manevi rehber eğitimi programının Bilimsel Danışma Kurulu Üyesi ve Pfalz Protestan Akademisi Direktör Yardımcısı Teolog Georg Wenz'e göre DİTİB geçen 40 yılda pek çok hizmet sunmayı başardı. Ancak Wenz'e göre DİTİB'in önündeki en önemli ödev şimdi, diğer dini cemaatler gibi günümüzün çok kültürlü toplumundaki ihtiyaçlara cevap verebilmesi.

"Dini cemaatlerin zorluklarla tek başına mücadele etme dönemi geride kaldı" diyen Wenz, bütün cemaatlerin artık dini hizmetler dışına omuz omuza daha fazla toplumsal sorumluluk üstlenmesi gerektiğini düşünüyor. Aşırı sağ tehlikesi sebebiyle bunun kolay olmadığına da işaret eden Wenz, "Aşırı sağcılık, milliyetçilik, ırkçılık gibi toplumsal meseleler maalesef camilerin kapısında son bulmuyor" dedi.

DİTİB'in Almanya'dan beklentisi ise ülkede dini cemaat statüsü kazanması. Genel Sekreter Kalyon'un aktardığına göre eyalet hükümetlerinin DİTİB hakkında hazırlattığı bilirkişi raporlarında da tavsiyeler bu yönde. Ancak şimdiye kadar sadece Hamburg, Bremen ve Hessen eyaletlerinde bu anlaşmalar imzalandı.

DW