AK Parti’nin Dış Politika Stratejisi : Prestijin Zedelenmesi ve Kaçırılan Fırsatlar
Evrensel Adalet ve Çoğulcu Bir Dış Politika Önerisi
AK Parti’nin Dış Politika Stratejisi : Prestijin Zedelenmesi ve Kaçırılan Fırsatlar
YEREL GÜNDEM / İSTANBUL
T24’ten Cansu Çamlıbel ile röportajında Prof. Dr. Evren Balta, AK Parti’nin 22 yıllık iktidarı boyunca Türkiye’nin dış politikasında yaşanan değişimlere ve bu süreçte yapılan hatalara dikkat çekiyor. Balta’nın görüşleri, Türkiye’nin dış politikadaki prestijinin nasıl zedelendiğini ve AK Parti’nin bu prestiji kendi gücüyle karıştırarak nasıl yanıldığını gözler önüne seriyor.
Prestijin Zedelenmesi: AK Parti’nin Yanılgısı
Prof. Dr. Evren Balta, AK Parti’nin iktidarı süresince Türkiye’nin uluslararası alandaki prestijinin yanlış bir şekilde algılandığını belirtiyor. Balta’ya göre, AK Parti hükümetleri Türkiye’nin sahip olduğu prestiji, kendi politik gücüyle karıştırdı ve bu durum, Batı’nın Türkiye’ye mutlak bir ihtiyaç duyduğu düşüncesini doğurdu. Ancak Balta, bu düşüncenin yanlış olduğunu ve hiçbir ülkenin vazgeçilmez olmadığını vurguluyor: "Herkesin yeri doldurulabilir."
Bu yanılgının, AK Parti’nin dış politikada yaptığı büyük hataların temelini oluşturduğunu söyleyen Balta, Türkiye’nin otoriterleşmesinin sadece iç dinamikleri değil, aynı zamanda dış politikadaki prestijini de olumsuz etkilediğini ifade ediyor. “Prestij, dış politikanın nakit parasıdır” diyen Balta, AK Parti’nin bu prestiji harcarken, Türkiye’nin kapasitesini yanlış değerlendirdiğini belirtiyor.
Batı’nın Krizini Fırsat Olarak Görmek: Yanlış Strateji
Balta, AK Parti’nin özellikle 2015 sonrasında, Batı’nın krizlerini Türkiye’nin genişlemesi için bir fırsat olarak gördüğünü, ancak bu stratejinin yanlış olduğunu vurguluyor. Türkiye’nin Batı ittifakının bir parçası olarak kalmak istediğini, ancak aynı zamanda bu ittifakla sürekli bir kavga içinde olduğunu belirten Balta, bu çelişkili durumun Türkiye’nin dış politikadaki itibarını zedelediğini söylüyor.
Evrensel Adalet ve Çoğulcu Bir Dış Politika Önerisi
Balta, Türkiye’nin dış politikada yapması gerekenin klasik ittifak pozisyonuna sert bir dönüş değil, evrensel adaletin savunuculuğunu yapabilecek çoğulcu bir çizgiye geçmek olduğunu savunuyor. Türkiye’nin, dünya sahnesinde güçlü bir aktör olabilmesi için sadece ittifaklara değil, aynı zamanda kendi ulusal direncine ve küresel adalet anlayışına odaklanması gerektiğini ifade ediyor.
Balta’ya göre, Türkiye’nin kendisini küresel bir adalet aktörüne dönüştürebilmesi için tekil bir medeniyet vizyonundan vazgeçmesi ve evrensel adaleti rehber edinmesi gerekiyor. Bu vizyon, Türkiye’nin uluslararası arenada saygı gören ve ihtiyaç duyulan bir ülke olmasını sağlayabilir.
Trump Döneminin Türkiye’ye Etkisi
Röportajda, Prof. Dr. Balta, ABD’deki siyasi gelişmelerin Türkiye üzerindeki etkilerini de değerlendiriyor. Trump yönetiminin Türkiye’de NATO ve Batı ittifakına yönelik şüpheciliği artırdığını belirten Balta, Trump-CHP döneminde de Türkiye’nin Batı ittifakından uzaklaşıp, alternatif yollar aramaya devam edeceğini öngörüyor.
Balta, Amerika’nın dış politikadaki önceliklerinin artık iç siyasete odaklandığını ve bu durumun Türkiye gibi ülkeleri daha zor bir duruma soktuğunu vurguluyor. Türkiye’nin, Batı sonrası dünya düzeninde yerini almayı arzu ettiğini, ancak bu süreçte kendi gücünü ve kapasitesini yanlış değerlendirdiğini ifade ediyor.
Sonuç
Prof. Dr. Evren Balta’nın görüşleri, Türkiye’nin dış politikadaki stratejik hatalarını ve AK Parti’nin bu süreçteki yanılgılarını net bir şekilde ortaya koyuyor. Türkiye’nin, dış politikada prestijini kaybetmemesi için evrensel adaleti merkeze alan, çoğulcu bir çizgiye yönelmesi gerektiğini savunan Balta, bu stratejinin Türkiye’nin uzun vadede uluslararası arenada saygı gören bir aktör olmasının yolunu açabileceğini belirtiyor.
What's Your Reaction?