6 Şubat depremlerinin birinci yılında Hatay: 'İnsanlar öfkeli ama yorgun, günü kurtarmaya çalışıyoruz'
'Yıl boyunca eksik sağlık personeliyle hizmet verdik'
6 Şubat depremlerinin birinci yılında Hatay: 'İnsanlar öfkeli ama yorgun, günü kurtarmaya çalışıyoruz'
- Fundanur Öztürk - Aylin Yazan
- Unvan,BBC Türkçe
- Bildirdiği yer Hatay
"Kaldırım üzerinde bir çadırda yaşıyoruz. Kira yardımı için başvuru yaptık ama çıkmıyor. Bir yıldır enkazlardan hurda toplayarak, demir satarak geçiniyoruz."
4 yetişkin, yanlarındaki 5 çocukla birlikte bir enkazın üzerinde can havliyle demir ve odun arıyor.
Evleri tamamen yıkılmasına rağmen ne kira yardımı alabildiklerini ne de konteyner kente girebildiklerini anlatıyor 31 yaşındaki Meryem Sert.
Meryem, yanındaki 8 yaşındaki çocuğun parmağının hurdadaki demirlere sıkışarak koptuğunu söylüyor:
"Bir yıldır hayatımızda hiçbir şey değişmedi, sadece rezillik çekiyoruz. Çok kere polislere yakalandık, hem elimizdeki demirleri aldılar hem de ceza kestiler ama yapacağımız başka bir şey yok.
"Hırsızlık yapmıyoruz, ekmeğimizi çıkarıyoruz. Biz de hayatta kalmaya çalışıyoruz. Eşim eskiden tır şoförüydü, ben ev hanımıydım. İşte sonumuz bu."
Birkaç günlük yağışın ardından, enkazlardan geriye kalanlar ve kentin yıkık sokakları çamur içinde.
Bir yılın sonunda artık herkes, molozların ve kepçelerin yıktığı bozuk ve çamurlu sokaklarda yürümeye alışmış görünüyor.
Gencinden yaşlısına herkes, kentte bir yılda "sadece enkazların kaldırıldığını, başka hiçbir şeyin değişmediğini" söylüyor.
Hatay Depremzede Derneği’nden Ece Doğru, halen bazı mahallelerde 10 güne varan elektrik ve su kesintileri olduğunu anlatıyor:
"Bir yılın ardından hala en temel ihtiyaçlarımıza dahi ulaşmakta sıkıntı yaşıyoruz. Eğitim, sağlık ve birçok konuda belirsizlikler devam ediyor.
"İnsanlar öfkeli ama yorgun. Biz şu an yaşadıklarımıza öfkelenmekten ziyade, o günü kurtarmaya çalışıyoruz."
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 2 Şubat'ta yaptığı açıklamada 6 Şubat depremlerinde 53 bin 537 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı. Resmi verilere göre ağır yıkımın yaşandığı Hatay'da can kaybı 24 bine yakın.
İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) verilerine göre, Hatay’daki 199 konteyner kentte toplamda 215 bin 310 kişi yaşıyor.
Valilik izni olmadan girilemeyen bu binlerce kişilik alanlar, yüksek çitler ve kapılarındaki güvenlik görevlileriyle dış dünyadan keskin bir şekilde ayrılıyor.
Doğru, kendisinin de yaşadığı konteyner kentleri ‘açık hava cezaevi’ olarak nitelendiriyor:
"21 metrekarelik konteyner içine bir aile hayatı sığmaz, sığdırılamaz. Gece 11'de misafirlerimiz çıkarılıyor, kız kardeşimiz dahi yanımızda kalamıyor."
Orta hasarlı evini ya da mahallesini terk etmek istemeyen aileler, konteyner kente yerleşmek yerine, kira yardımı almayı seçmiş.
Ancak konteyner kent çıkmadığı için çadırda kalan ve buna rağmen kira yardımı alamadığını söyleyen ailelere rastlıyoruz.
Doğru, "Evi orta hasarlı olan bir insan bırakıp gitmek istemiyor çünkü onun yerine yeni bir ev inşa etmenin mümkün olmadığına inanıyor" diyor.
Yüz binlerce kişinin daha ne kadar konteyner kentlerde ya da çadırlarda yaşayacağı sorusu ise belirsizliğini koruyor.
Hatay'da şu ana dek yalnızca 7 bin 275 aileye konut verildi ancak AFAD verilerine göre kentte 135 bin 589 ailenin hak sahipliği bulunuyor.
AFAD verilerine göre Hatay’da;
- 13 bin 889 bina yıkıldı.
- Acil yıkılacak ve yıkık durumdaki 23 binanın enkazı tamamen kaldırıldı.
- Ağır hasarlı 56 bin binanın 52 bin 340’ının (%97) enkazı kaldırıldı.
Yapımı devam eden konutlar açısından;
- Şu ana dek 46 bin 256 konut ihale edildi, yaklaşık 40 bin konutun yapımı devam ediyor.
- İlk aşamada 7 bin 275 konut kura çekilerek teslim edildi.
Ayrıca Hatay’da 64 bin 574’ü ev sahibi, 78 bin 593’ü kiracı olmak üzere toplam 143 bin 167 haneye kira yardımı yapılıyor.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odası Hatay Şube Başkanı İnal Büyükaşık, kentte 250 bin konut ve 50 bin iş yerinin yıkıldığını söylüyor.
Hatay'ın inşası rezerv alanı ilan edilen bölgelerde ve yerinde dönüşüm kapsamında devam ediyor.
Bakanlık, yerinde dönüşüm kapsamında konutlara 750 bin TL, iş yerlerine 400 bin TL hibe verileceğini açıkladı.
Ek olarak konutlar için 750 bin TL, iş yerleri için ise 400 bin TL, 2 yıl geri ödemesiz ve faizsiz kredi verileceğini duyurdu.
Ancak pek çok Hataylı, depremden sonra inşaat maliyetlerinin çok arttığı kentte, bu bütçenin yetersiz kalacağını düşünüyor.
Konuştuğumuz pek çok depremzede, 750 bin liralık krediyi ödeyebilecek bir geliri olmadığını söylüyor.
Büyükaşık ise şehirdeki imarın, bütüncül ve afetlere dirençli bir imar planı olmadan başladığını söylüyor.
'Buradaki her öğrenci dezavantajlı'
Resmi verilere göre Hatay'da depremden sonra 88 okul yıkıldı, 175 okul ise orta hasar aldı.
Eğitimin sürdüğü 1324 okulun 29'u ise konteyner kentlerde bulunuyor.
Kentteki öğrencilerin çoğu ya 20 metrekarelik konteynerlerde ya da çadırlarda yaşıyor.
Depremden sonra anaokul öğrencileri için okullarda bir öğün yemek verilmeye başladı ancak bu uygulama tüm sınıfları kapsamadı.
Eğitim Sen Hatay Şube Başkanı Özgür Tıraş, “Buradaki her ev taziye evi, her öğrencimiz dezavantajlı durumda" diyor:
“Okulda bir öğrencim geldi, ‘Öğretmenim suyum bitti, çeşme suyu içeyim mi’ diye sordu, içme dedim. "Ama param yok’ dedi, suyumuzu paylaştık.
"Bu öğrencilerimize ücretsiz ulaşım ya da ücretsiz bir öğün yemek bile sağlanmadı. İkili öğretim nedeniyle ya sabah karanlığında derse geliyorlar ya akşam karanlığında eve dönüyorlar.”
Tıraş, depremzede öğrencilerin büyük bir travma yaşadığını ancak bazı okullarda rehber öğretmen bile olmadığını söylüyor:
"Bu dezavantajlı çocukların psikolojik, ekonomik ve akademik açıdan desteklenmesi gerekiyordu ama sanki her şey normalmiş gibi davranıldı.”
“Burada hem veliler hem öğrenciler hem de öğretmenler depremzede. Hayat normal değil, ama her şeyin normalleştiği algısı yönetiliyor."
Millî Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) BBC Türkçe’ye verdiği bilgilere göre Hatay’da;
- 380 öğretmen ve 2 bin 930 öğrenci depremde hayatını kaybetti,
- Deprem öncesinde 14 bin 700 olan derslik sayısı 13 bin 430’a düştü; yapım/onarım çalışmalarından sonra 16 bin 700’e ulaşması hedefleniyor,
- 175 okulda güçlendirme çalışmaları devam ediyor, 420 okulun onarım çalışmaları tamamlandı.
- Halihazırda 397 bin 677 öğrenci ve 21 bin 310 öğretmenle eğitim öğretime devam ediliyor.
- 11 Eylül’de okulların açılmasıya birlikte 440 bin kişi kente döndü.
'İçimdeki boşluğu okulda dolduruyorum'
Depremde yıkılan Hayrettin Özkan Ortaokulu'nun öğrencileri, artık Katar 1 ve Büyükdalyan konteyner kentleri arasına kurulan bir prefabrik binada eğitim görüyor.
Sabahın erken saatlerinden itibaren hem öğrenciler hem de öğretmenler yavaş yavaş okulu doldurmaya başlıyor.
Bu prefabrik yapıyı okula dönüştüren herkes, depremin travmalarını bu çatı altında birlikte atlatmaya çalışıyor.
Okulun 11 yıllık öğretmeni Selçuk Ördek, "İçimdeki boşluğu burada dolduruyorum" diyerek anlatıyor:
"Okul açıldıktan sonra içimdeki o korku biraz silinmeye başladı. Çocuklardaki o gülümsemeyi görüyorsunuz, diyorsunuz ki tamam, hayat devam ediyor."
"Çocuklar da okulda iyileşiyor. Erkenden gelip okulun kapısında bekliyorlar çünkü burada çocuk olduklarını hatırlamak istiyorlar."
Bölgedeki çocukların en çok psikolojik desteğe ihtiyacı olduğunu söyleyen Ördek, en ufak bir sarsıntı ya da elektrik kesintisinin çocukları halen korkuttuğunu anlatıyor.
Yakınlarını kaybeden ve deprem travması yaşayan çocukların akademik başarısının da azaldığını söyleyerek, "Ne kadar istesek de depremden önceki başarı düzeylerine getiremiyoruz, en ufak bir etkinlikte aklına kaybettiği ailesi geliyor" diyor.
Hatay'da 4 bin 200 öğretmen, yarısı Antakya'da olmak üzere, konteyner kentlerde kalıyor.
MEB 6 bin öğretmenin il dışına tayin istediğini ancak deprem sonrasında bölgeye 5 bin öğretmen ataması yapıldığını ve öğretmen açığı yaşanmadığını kaydediyor.
Tıraş ise "Burada çalışan kamu çalışanları olarak biz de dezavantajlıyız. Ancak başka illerde çalışan öğretmenlerle aynı ekonomik şartlarda çalışıyoruz ve aynı özlük haklarına sahibiz” diyor.
'Yıl boyunca eksik sağlık personeliyle hizmet verdik'
Depremde pek çok kamu binası gibi hastaneler ve aile sağlığı merkezleri de yıkıldı.
Sağlık hizmetleri artık ya güçlendirilen binalarda ya da konteyner kentlere kurulan merkezlerde veriliyor.
Aile sağlık merkezleri ise toplum sağlığını korumak ve bulaşıcı hastalıkları önlemek açısından ayrı bir öneme sahip.
Türk Tabipleri Birliği’nden (TBB) Aile Hekimi Ali Kanatlı, Antakya'daki 43 aile sağlık merkezinin 28’inin yıkıldığını anlatıyor:
"Bölgedeki çocukların aşılarını izleyen, yaşlıların kronik hastalıklarını takip eden ve kanser taramalarını yapan aile merkezleri birdenbire yok oldu. Şimdi bu merkezler konteynerlerde hizmet veriyor."
Kanatlı’ya göre, depremin yarattığı tahribatın yanı sıra, sağlık personelinin günden güne azalması sağlık sistemini olumsuz etkiliyor.
Kanatlı, eskiden Antakya merkezde 125 aile hekimi olduğunu, şimdi 70-80’e düştüğünü belirtiyor:
"Meslektaşlarımızı kaybettik. Bazılarının eşlerini, annelerini, babalarını kaybettik. Bazılarında sakatlıklar ve uzuv kayıpları oldu."
“Yıl boyunca eksik sağlık personeli ve eksik sağlık merkezleriyle hizmet vermeye çalıştık. Afetlerde sağlık hizmeti ihtiyacı iki üç kat artar. Burada ihtiyaç 3 kattan fazla arttı ama sağlık emekçisi sayısı yarı yarıya düştü.”
Kanatlı’ya göre bölgedeki sağlıkçılar maddi manevi kayıplar yaşamasına rağmen desteklenmiyor, üzerlerindeki iş yükü giderek artıyor ve bu durum sağlıkçıların bölgeden ayrılmasına neden oluyor.
What's Your Reaction?